Dünyadaki Değişim ve Sanayimiz

  • Arşiv

Her geçen gün daha fazla tanık olduğumuz gibi, hızla gelişen teknoloji, dünyayı köklü bir şekilde değiştiriyor. Bu değişim sürecinde, Türkiye için ekonomide yeni bir başarı hikayesi planlanırken, sanayimizin geleceği tartışılırken; bu plan ve tartışmaların dünyadaki gelişmelerle uyumlu olması büyük bir önem arz ediyor.

Dünyadaki gelişmelere kısaca bakacak olursak; hem günlük yaşamımızda hem üretim sürecinde bir paradigma değişimi yaşanıyor. Daha birkaç yıl önce hayal etmekte bile zorlandığımız teknolojik gelişmelere tanık oluyoruz. Şöyle bir iki örnek verecek olursam: “Büyük veri” olarak adlandırılan dijital bilgi birikimi artarken, yapay zekaya sahip akıllı makineler kendini geliştirmeyi öğreniyor.

Üç boyutlu yazıcılar üretim hayatında devrim yaratabilecek bir şekilde gelişiyor. Sadece verileri iletmekle ve depolamakla kalmayan, veri üreten ve veri değerlendiren akıllı ürünler yeni nesil ticaret ağlarının oluşmasında rol oynuyor. Teknolojide yaşanan bu gelişmeler, tarihteki deneyimlerin de gösterdiği gibi, herkes için elbette olumlu sonuçlar doğurmayacak. Acı ama gerçek: Kimi ülkelerin kazanacağı kimilerinin kaybedeceği zorlu bir rekabet ortamı bugünkü küresel dünyanın bir realitesidir.

Şunu çok net bir şekilde belirtmekte fayda görüyorum: Ürettiklerimize daha çok katma değer, daha çok yenilik, daha çok akıl katmamız gerekiyor. Tartışılmakta olan yeni ekonomi hikayemizde, teknolojinin ağırlığının daha yüksek olduğu bir üretim ve ihracat kompozisyonu oluşturmak zorundayız.

Hedeflediğimiz dönüşüm, ihracatımız ile üretimimizde hem nitelik hem de nicelik bakımından bir yükselmeyi sağlamalıdır. Şu konuda sanırım hepimiz mutabıkız: Yüksek katma değerli ürünlerin payının arttığı nitelikli ihracat, yeni hikayemizin olmazsa olmazıdır. Yüksek teknolojili sanayi ürünlerinin ihracat içindeki payını, bugünkü bulunduğu yüzde 4 seviyesinden çok daha yükseğe çıkartmamız gerekiyor.

Sanayicilik yeni nesil bir anlayışla tüm dünyada yeniden değer kazanıyor. Dünyada üretim yapısında köklü bir değişim yaşanırken, önümüzdeki 10 yıl içinde sanayi 4.0 çerçevesinde 19 trilyon dolarlık bir fırsatın oluşacağı ifade ediliyor. Şunun altını özellikle çizmek istiyorum: Bu pastadan payımızı almamız gerekiyor.

Özetle; dünyadaki değişime ayak uydurarak yaklaşan dördüncü sanayi devrimini yakalamamızın yolu, bu alanda ulusal yatırım ve üretim stratejilerimizi belirlemekten geçiyor. İSO olarak bu konuda da öncü çalışmalar yapacak bir çabanın içindeyiz…

Erdal Bahçıvan
İstanbul Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı