Havala Sistemiyle Gerçekleştirilen Kayıt Dışı Nakit Transferi

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden Odamıza intikal eden yazıda; Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 3’üncü ve 4’üncü maddesine atıfta bulunarak yolcu beraberi yapılan 25.000 TL ve 10.000 Avro veya eşitini aşan nakit çıkışlarının Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenen esaslar dâhilinde yapıldığı, bu hüküm gereği gümrük idarelerine nakit beyan formu ile beyanda bulunulması gerektiği ifade edilmiştir.

Yazıda devamla, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 6’ıncı maddesine yer verilerek “Bu Karar kapsamındaki dövize ilişkin işlemler Merkez Bankası, bankalar ve Bakanlıkça uygun görülecek diğer kuruluşlar tarafından yapılır.” Hükmünün bulunduğu, ayrıca; Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 4’üncü maddesinin (e) bendine göre ilgili Bakanlığın yurtdışına döviz transferi yapabilecek diğer kuruluşları belirlemeye yetkili olduğunun vurgulandığı belirtilmiştir.

Be çerçevede; Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 2008-32/34 sayılı Tebliğ veya makam onayı ile yurt dışına döviz transferi ya da dövize ilişkin işlem yapmak üzere yukarıda belirtilen konuda herhangi bir kuruluşa yetki verilmediğinin belirtildiği kaydedilmiştir.

Söz konusu yazının devamında, kambiyo mevzuatı çerçevesinde yürütülen incelemeler kapsamında, bazı kuruluşların gerçekleştirdikleri 25.000TL’yi aşan Türk parası ya da 10.000 Avro veya eşitini aşan döviz çıkışlarında Nakit Beyan Formu ile beyanda bulunmadıklarının ya da yurt dışı döviz transferlerinde “HAVALA” sistemini kullandıklarının tespit edildiği bildirilmiştir.

Yurt dışında bulunan bir kuruluş veya kişiye para göndermek amacıyla, cari hizmet sağlayıcı adı altında faaliyet gösteren kişi ile kuruluşların makbuz karşılığı belirli bir meblağın teslim edilmesi ve bu meblağın fiziki olarak Türkiye’den çıkarılmaksızın yine makbuz karşılığı ödeme yapılması şeklinde gerçekleştirilen ve “HAVALA” olarak adlandırılan bu sistemle yapılan dövize ilişkin işlemlerin bahse konu Karar’ın 4’üncü ve 6’ıncı maddeleri uyarınca mümkün olmadığı, söz konusu aykırılıkların tespiti neticesinde kişilerin ağır idari para cezalarıyla muhatap olmalarının muhtemel olduğu vurgulanmıştır.