Nükleer Güç Santrallerinde Yerli Katkının Artırılması

Nükleer Güç Santralleri (NGS) projelerinin etkilediği birçok endüstriyel sektör söz konusudur. Bu projeler enerji arz güvenliği yanında, yüksek katma değerli bir alana yönelmek; ihraç edilebilirliği yüksek teknolojik ürünler üretmek, istihdam yaratmak gibi somut faydalar yaratacaktır.

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın (ETKB) nükleer santral projeleri hedefi doğrultusunda 12.05.2010 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu arasında imzalanan Hükümetlerarası Anlaşmaya istinaden, Mersin-Akkuyu’da toplam 4800 MW kurulu güce sahip bir nükleer santral (her biri 1200 MW gücünde 4 reaktör) kurulması için çalışmalara başlanmıştır. Ayrıca ülkemizin ikinci nükleer santralinin Sinop’ta kurulması amacıyla 3 Mayıs 2013 tarihinde Japonya ile Hükümetlerarası anlaşma imzalanmıştır. Sinop Projesi’nin toplam kurulu gücü 4480 MW (her biri 1120 MW gücünde 4 reaktör) olacaktır. Cumhuriyetimizin 100. yılı hedefleri doğrultusunda 2023 yılına kadar Mersin-Akkuyu ve Sinop nükleer santrallerinin elektrik üretimine başlaması, üçüncü nükleer santralin ise inşaatına başlanması planlanmaktadır.

Nükleer santraller, sadece elektrik üretiminde baz yük santrali olarak düşünülmemelidir. Yaklaşık 550 bin parçadan oluşan nükleer santraller; inşaat, elektrik-elektronik ve makine imalat sanayi altında faaliyet gösteren pek çok sektöre iş imkânı sunması ile Türk Sanayisi’ne dinamizm kazandırarak yeni istihdam alanları da yaratacaktır.

Nükleer sektör; havacılık, uzay ve savunma sanayi gibi riskli endüstri kolları içerisinde olduğu için güvenlik ve kalite gereksinimi en üst seviyededir. Türk firmalarının bu sektöre girişi, firmalarımıza uluslararası güvenlik standartları ve kalite yönetim sistemleri (üretim sistemi, çevre ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ) ile çalışma kültürü kazandıracaktır.

İlk yatırım maliyeti takriben 20 milyar dolar olan nükleer santral projelerine (4 reaktör) yönelik olarak Türk firmalarının yetkinlik ve kapasite geliştirme çalışmaları; öncelikle ülkemizde kurulacak santrallerde yerli sanayinin payının artırılması ve uzun vadede sürdürülebilirliği ve ihracat gücü olan bir yerli nükleer sanayinin oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca nükleer santrallere yönelik geliştirilecek kapasite enerji (başta termik santraller olmak üzere diğer elektrik üretim santralleri), maden, demir-çelik, denizcilik, havacılık, uzay, savunma, otomotiv gibi katma değeri yüksek sanayi kollarına da nüfuz edecektir. Bahsi geçen sektörlerde yaşanacak pozitif gelişmeler ülkemizin ihracatını artırıcı, ithalatını ve cari açığını azaltıcı etkiye sahip olacaktır.

2015 yılı itibari ile dünyada 443 reaktör işletmede, 66 reaktör inşaat halinde, 170’e yakın reaktör ise planlama veya öneri aşamasındadır. Bu kapsamda inşaat, bakım, onarım gibi faaliyetler düşünüldüğünde dünyada 3 trilyon dolarlık bir pazar olduğu görülmektedir. (Kaynak, World Nuclear Association)

Temel olarak nükleer santral ekipmanları nükleer güvenlik bakımından 4 sınıfa ayrılmaktadır (ek1, kaynak ETKB). 4. sınıf ekipmanlar termik santrallerde kullanılan ekipmanlar ile benzer özellikte olup Türk firmalarının ilk etapta tedarikine katılabileceği ürünlerdir. Toplam yatırım maliyeti içinde 4. sınıf ekipmanların %40 yer tuttuğu düşünüldüğünde yalnızca ülkemizdeki Mersin-Akkuyu ve Sinop Projelerinde bile önümüzdeki 10 yıl içinde Türk firmaları için minimum 16 milyar dolarlık bir pazar olduğu görülmektedir. Ek2’de fikir vermesi açısından Bakanlık sunumlarından, Akkuyu’daki iş tanımları ve miktarı verilmektedir.

EK 1

EK 2

Kaynaklar:

 

Her türlü sorunuz için: İstanbul Sanayi Odası Çevre ve Enerji Şubesi
0212 252 29 00 / 151 – 152 – 153

Yukarıda yer alan bilgileri içeren dosyayı indirmek için tıklayınız Attach