İSO Başkanı Bahçıvan: “Türkiye Kendi Özgün Teknolojisini Geliştirmeli”

  • Etkinlikler
hidrolik-haberi-02

Yedinci Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi, 22 Ekim tarihlerinde İstanbul Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde başladı. Sektörün geleceği, talepleri ve sektördeki standartların masaya yatırıldığı kongrede, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı bir açılış konuşması yaptı.

Ülkemizdeki hidrolik ve pnömatik sektörünün en önemli organizasyonlarından biri olan Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongreleri’nin yedincisi Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongresi ve Sergisi bu yıl uluslararası katılımlı olarak başladı.

“Kongre Kendi Başarı Hikayesini Yarattı”

Kongre’de açılış konuşmasını yapan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Hidrolik Pnömatik Kongresi, artık çağdaş bilgi ve teknolojilerin etkin bir şekilde tartışıldığı ve paylaşıldığı bir platform haline gelmiştir” dedi. Bu kongrenin hem akademik hem de sanayi gözlüğü ile ele alması sebebiyle bu alanda kendi başarı hikayesini yaratmış olmasından büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade eden Bahçıvan, artan rekabet ortamına ve üretim ekonomisinin yeniden önem kazanma sürecine değindi.

Türkiye’nin kendi özgün teknolojilerini geliştirmesi ve katma değeri yüksek ürünler yoluyla rekabet avantajı elde etmesi gerektiğini kaydeden İSO Başkanı, Türkiye’nin üreten bir toplum olması gerektiğinin altını çizdi ve sanayi yatırımlarının daha cazip bir hale getirilmesi yönündeki çalışmaları desteklediklerini belirtti.

Erdal Bahçıvan konuşmasına şöyle devam etti:

“Bugün, artık, bütün dünyada, KOBİ’ler, her zamankinden daha önemli hale gelmiş, küresel rekabetin asli unsurları olarak, ekonomi gündeminin merkezine oturmuşlardır.

Girişimcilik, inovasyon, yenilikçilik, esneklik gibi rekabetçi özellikler KOBİ’ler ekseninde tartışılmaktadır. Gerçek bu olmakla birlikte birçok sanayi kuruluşunun küresel rekabetin gerektirdiği şekilde yapılanmakta zorlandıkları görülmektedir.

Örneğin verimlilik, her sektörde, tüm ölçeklerdeki işletmelerimiz için, rekabetin olmazsa olmaz bir şartıdır. Günümüzün küresel ekonomik koşullarında, insan kaynakları dahil, tüm girdilerini en verimli şekilde kullanmayı, en az girdi ile en fazla katma değer yaratmayı başaranlar, rekabette öne geçebilmektedir.”

İşletmelerin verimliliği artırması gerektiğine işaret eden Bahçıvan “Ama verimlilik yanında katma değeri artırmanın diğer yollarını da geliştirmek zorundayız. Bu çabanın başında, AR-GE ve inovasyon gelmektedir. Herkesin bildiği üzere, sanayimizin katma değeri yüksek ürünlere yönelmesi ve rekabet gücünü artırarak ülkesel bazda üretim ekonomisinin yeniden canlandırılması ancak AR-GE, inovasyon ve teknoloji geliştirme faaliyetlerine önem verilmesiyle mümkün olmaktadır” dedi.

“Makine Sektörü Çok Kilit Bir Rol Oynamaktadır”

İSO Yönetim Kurulu Başkanı konuşmasına şöyle devam etti:

“Burada makine sektörü çok kilit bir rol oynamaktadır. Hem sektörün kendisi ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz orta ileri teknoloji yoğunluklu sanayiler içerisinde yer almakta, hem de bu sektör tüm diğer sektörlere hizmet etmektedir. Bu alanda yapılan tüm çalışmalar tüm sanayi sektörlerimiz için çok önemlidir.

Bildiğiniz gibi İstanbul Sanayi Odası olarak her sene Türkiye’nin en büyük 500 Sanayi Kuruluşu çalışmasını yürütüyoruz. Bu araştırma sonucunda dikkat çeken noktalardan biri, ilk 500 büyük kuruluş içerisinde makine sektörünün de yer aldığı orta ileri teknoloji yoğunluklu sanayilerin toplam brüt katma değerinin maalesef yüzde 17’lerde kaldığı, havacılık ve uzay sanayinin de içerisinde yer aldığı ileri teknoloji yoğunluklu sanayilerin payınınsa yüzde 3’ü bile geçmediğidir.

Ülke olarak bu sektörlerin payını artırmamız gerekiyor. Ülkemizde özellikle bu alanlarda yapılan AR-GE ve inovasyon çalışmaları çok büyük önem arz etmektedir. Özetle, hem kendi teknolojimizi üretip kullanabilir hale gelmeliyiz hem de teknolojimizi yurtdışına satabilmeliyiz.”

1980 yılının ikinci yarısına doğru gelişmeye başlayan hidrolik pnömatik sektörünün Türkiye’de yabancı yatırımların artması ile daha da ilgi çekici hale gelmiş olduğunu kaydeden Bahçıvan, “Ancak ne yazık ki yerli sermayenin bu alandaki teknoloji ve yenilikleri ön görememesi ve hatta yeteri kadar takip edememesi, yerli sanayimizin yabancı yatırımcılar karşısında kan kaybetmesine yol açmıştır” şeklinde konuştu.

Erdal Bahçıvan, sanayimizin teknik gücü olmasına rağmen yüzde 60’ından fazlası ithal ürünlerden oluşan hidrolik pnömatik sektörünün 2013 yılı itibarıyla yaklaşık 600 milyon dolar satış hacmi bulunduğunu ifade etti.

Nitelikli ve yetişmiş insan gücüne değinen Erdal Bahçıvan, “Hidrolik-pnömatik sistemleri yaygın olarak kullanan demir-çelik, makina imalat, iş ve inşaat makinaları, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi sektörlerin önümüzdeki dönemlerde gelişme potansiyellerinin değerlendirilmesi ile ülkemizin önemli bir sorunu olan cari açığın azaltılmasına önemli bir sağlanacaktır” dedi.