İSO, “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması-2021” Sonuçlarını Açıkladı

  • Etkinlikler
iso500-aciklamasi-01_v3

İstanbul Sanayi Odası (İSO), sanayi sektörünün devler ligini belirleyen ve 1968 yılından bu yana aralıksız yapılan “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nın 2021 yılı sonuçlarını açıkladı. Odakule’de Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan tarafından 54.sü açıklanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması” toplantısına İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları İrfan Özhamaratlı ve Sadık Ayhpan Saruhan da katıldı. İSO Başkanı Bahçıvan büyük bir titizlikle hazırlanan araştırmanın özet sonuçlarını basın mensuplarına şu şekilde aktardı:

“İSO-Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması”nın 2021 yılı sonuçlarını açıklayacağımız toplantımıza hoş geldiniz. Sizleri İstanbul Sanayi Odası adına, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılarımız Sayın İrfan Özhamaratlı ve Sayın Sadık Ayhan Saruhan ile birlikte sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

İSO 500’ün geçmişini sizlere kısaca hatırlatarak sözlerime başlamak istiyorum. Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasının kökleri 1960'lı yıllara kadar uzanıyor. İlk kez 1968 yılında "100 Büyük Firma" olarak açıkladığımız çalışmamızın kapsamı, gelişen ekonomimiz ve serpilen sanayimiz ile birlikte 1978 yılında 300 kuruluşa, 1981 yılında ise 500 kuruluşa çıkarılmıştı. O tarihten itibaren her yıl İSO 500’ü ve 1998’den bu yana da İSO İkinci 500’ü kamuoyu ile paylaşıyoruz.

İSO 500’ün 50. yıldönümünden bu yana, araştırmalarımızın sanayimiz ile birlikte nasıl değişerek geliştiğini göstermek amacıyla dergimizin 50 yıl önceki sayısının yeniden basımını da yapıyoruz. 2018’de başlattığımız bu geleneği, bu yıl 1972 tarihli dergimiz ile sürdürüyoruz. Sizlere dağıtılan dosyanın içinde bulacağınız bu araştırma da eminim nostaljik bir hatıra olarak ilginizi çekecektir.

Bugün ise burada, her biri ekonomi tarihimiz, sanayimiz ve şirketlerimiz için eşi bulunmaz bir bilgi kaynağına dönüşmüş olan İSO 500’ün 54’üncüsünü, siz değerli basın mensuplarımız aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu vesile ile bu önemli araştırmayı başlatan, geliştiren ve bugünlere gelmesini sağlayan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Özellikle araştırmanın İSO 500’e dönüşmesi sürecinde büyük emekleri olan, geçen yıl hayatını kaybeden eski danışmanlarımızdan Sayın Erdoğan Özötün’ü de buradan rahmetle anarak, bugün çoğu aramızda olmayan büyüklerimizi saygı ve rahmetle yad ediyorum.

Değerli Basın Mensupları,

Bildiğiniz gibi dünyamız son iki yıldır adeta bir kara delikten geçiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 11 Mart 2020 tarihinde yaptığı “pandemi” açıklamasından bu yana Covid-19 ile yattık, Covid-19 ile kalktık. Bugün ise salgın için henüz “son buldu” denmese de etkileri çok şükür büyük ölçüde azaldı.

Hatırlayacaksınız pandeminin hayatımızın kılcal damarlarına kadar ulaşan etkisini, İSO 500’ün açıklama takviminde de hissetmiştik. Son yıllarda takvimini büyük emeklerle önce Haziran’a sonra Mayıs’a çektiğimiz İSO 500’ü 2020’de pandemi koşulları nedeniyle Temmuz ayında yayımlayabilmiştik. Neyse ki geçen yıl yine büyük bir emek ve çaba ile İSO 500’ü Mayıs ayında açıklayabildik. Bu yıl da yine geleneğimizi bozmayarak Mayıs takviminde kalmayı sürdürdük.

Başta Ekonomik Araştırmalar ve Kurumsal Finans Şubemiz olmak üzere, danışmanlarımızın özverili ve titiz çalışmalarıyla İSO 500’ü tamamladık. Zamanın ve bilginin çok çok kıymetli olduğu bir çağdayız. Bu bilgi hazinesini en kısa zamanda sizlerle paylaşmamızda emeği geçen tüm arkadaşlarımıza ve danışmanlarımıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Bu vesileyle, son derece değerli şirket bilgilerini her yıl olduğu gibi bu yıl da bizlerle paylaşan sanayi kuruluşlarımızı da anmadan geçmek istemiyorum. Bu bilgilerle Türkiye ekonomisinin, sanayimizin gerçek anlamda bir check-up’ı olan İSO 500 araştırmamızın ortaya çıkmasının en büyük paydaşları olan firmalarımıza da buradan şükranlarımı sunuyorum.

Değerli Basın Mensupları,

Az sonra açıklayacağımız, İSO 500 araştırmamızın sonuçları hiç kuşkusuz dünyadaki ekonomik gelişmelerden bağımsız değil. Bu nedenle dünya ve ülkemiz ekonomisinin geçen yıl nasıl bir döngü içinde hareket ettiğine kısaca değinmek istiyorum.

Hatırlanacağı gibi pandeminin en ağır geçen ilk yılında, dünyada birçok endüstride üretim önemli ölçüde gerilemişti. Enerji kullanımı ve lojistik durmuş, tedarik sorunları had safhaya çıkmıştı. Bu süreç büyüme rakamlarında da kendini göstermiş ve dünya ekonomisi yüzde 3,1 daralmıştı. Fakat bu daralmayı 2021 yılında yüzde 6,1 ile hızlı bir toparlanma izledi.

Burada şunu özellikle vurgulamak istiyorum. Bu büyüme, talepteki güçlü artış ile gerçekleşirken artan tedarik sorunları uzun bir aradan sonra yüksek enflasyonu dünya ekonomisinin gündemine taşıdı. Yaşanan enflasyonun yanı sıra Covid-19 salgınının yaratmış olduğu derin travmalar, büyümenin kapsayıcılığını sınırlarken ülkeler ve sosyal gruplar arasında var olan dengesizlikleri daha da artırdı.

Türkiye ekonomisi ise dünya genelinin çok üzerinde gerçekleşen yüzde 11’lik bir büyüme ile 2021 yılında son 10 yılın en güçlü performansını sergiledi. Ekonomimiz yılın tüm çeyreklerinde yüksek büyüme oranları yakalarken, biraz sonra İSO 500’ün ihracat rakamlarında da göreceğiniz gibi bu durumun özellikle dış talepteki artıştan kaynaklandığının altını çizmek isterim.

2021 yılında küresel tedarik zincirlerindeki değişimin ivme kazandırdığı ihracat ile birlikte sanayi üretimindeki keskin artış ve hızlanan yatırımlar da büyümeye katkı sağladı. İhracatta yüksek artışı sağlayan ana unsur, Türk sanayisinin dünya genelindeki alıcılar için önemli bir alternatif üretici olarak öne çıkması sonucu ortaya çıkan ilave tedarik talebi oldu.

Diğer yandan yurt içinde salgına karşı yürütülen başarılı aşı uygulamaları sonrasında iktisadi ve sosyal faaliyetlerde kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılması ve buna bağlı olarak genişleyen iç talep de ekonomik büyümeyi destekleyen önemli bir faktördü.

Bütün bu gelişmelerin etkisiyle sanayi sektörü yüzde 16,6 imalat sanayi ise yüzde 17,2 büyüyerek ekonominin genelinden pozitif ayrıştı ve büyümeye de en yüksek katkıyı sağlayan sektör oldu.

Sanayi sektörünün sürükleyici rolü, her ay açıkladığımız İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI’ın geçen yılki verilerinde de zaten görülüyordu. Türkiye İmalat PMI verileri 2021 yılında tam kapanma ve bayram tatilinin denk geldiği Mayıs ayı dışında tüm aylarda eşik değer 50’nin üzerinde seyretti. Endeksin yıl ortalaması da 52,1 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla İmalat PMI, yaşanan güçlü büyümenin sinyalini bizlere önceden vermişti.

Değerli Basın Mensupları,

Bu kısa dünya ve Türkiye ekonomisi turunun ardından şimdi İSO 500 araştırmamızın sonuçlarını paylaşmaya başlıyorum.

İSO 500’de üretimden satışlar, 2020’deki 1,2 trilyon lira olan seviyesinden, yüzde 73,8’lik artışla 2021 yılında 2 trilyon lirayı geçti. Artışın yüksek olmasında ihracattaki güçlü büyüme ile döviz kurları ve enflasyondaki hareketlenme etkili oldu.

Geçmiş dönemlerle kıyaslandığında, İSO 500’ün üretimden satışlarında bundan daha yüksek oranlı artışların son olarak 1992-1997 dönemindeki yüksek enflasyon ortamında gerçekleştiği görülüyor. Söz konusu dönemde İSO 500’ün üretimden satışlarının yıllık artış oranları o yıllarda da yüzde 78 ile yüzde 112 aralığında seyretmişti.

Bu grafikte üretimden satışlarda reel değişimleri görmekteyiz. 2021 yılına baktığımızda yıl sonu tüketici enflasyonu ile arındırıldığında üretimden satışların reel olarak geçen yıla göre yüzde 27,7 ile oldukça yüksek bir artış sergilediği görülüyor.

Reel değişimleri hesaplarken son yıllarda hep yaptığımız gibi yıl sonu TÜFE enflasyonunu bu yıl da kullandık. Fakat diğer taraftan biliyoruz ki 2021 sonunda TÜFE enflasyonu yüzde 36,08 iken ÜFE enflasyonu yüzde 79,89’a ulaşmıştı. Bu noktada üretici fiyatlarının çok daha hızlı arttığını ve aradaki makasın rekor düzeyde açıldığını da akılda tutmamızda yarar var.

Üretimden satışların 50’lik gruplara göre dağılımına bakacak olursak; ilk 50 kuruluşun yüzde 50 bandında seyreden ağırlığını bu yıl da koruduğu görülüyor. İlk 100 ise İSO 500’ün yüzde 63’ünü oluşturuyor.

Değerli Basın Mensupları,

Az önce üretimden satışlar performansını incelerken ihracatın bu satışlardaki olumlu etkisine kısaca değinmiştim. Bu tabloya baktığımızda 2021 yılı büyümesinde ihracatın ne kadar güçlü ivme yarattığını görmekteyiz. Küresel ticaretteki canlanma ve Türkiye’ye yönelik ilave tedarik talebi sonucu Türkiye’nin 2021 yılı ihracatı yüzde 32,8 oranında artarak 225 milyar doları aştı.

Aynı yılda İSO 500’ün ihracatı da yüzde 33,9’luk artışla 85,8 milyar dolara ulaştı. Görüldüğü üzere İSO 500’ün ihracat artışı, Türkiye genelinin 1,1 puan üzerinde gerçekleşti. Böylece hem Türkiye hem de İSO 500 ihracatı tarihsel rekor kırdı.

Bu grafiğimizde İSO 500’ün Türkiye genel ve sanayi ihracatı içindeki payı yer alıyor. Görüldüğü gibi İSO 500 2021 yılında Türkiye ihracatının yüzde 38,1’ini, sanayi ihracatının ise yüzde 39,4’ünü gerçekleştirmiş durumda.

İSO 500’de yer alan firmalar açısından ihracat her yıl olduğu gibi 2021’de de listede yer almak açısından önemli bir rol oynadı. İhracat yapan kuruluşların sayısı 464 ile yüksek seviyesini korudu.

Karlılık performansına ilişkin temel göstergelerin yer aldığı bu tabloya baktığımızda, İSO 500’ün karlarının da yüksek oranlarda arttığını görmekteyiz.

2021’de faaliyet karı yüzde 139 oranında artarak 143 milyar liradan 342 milyar liraya çıktı. Böylece faaliyet karlılığı 4 puan artışla yüzde 14,8’e yükseldi.

Benzer şekilde faiz, amortisman ve vergi öncesi kar da yüzde 120’ye yakın bir artışla 185 milyar liradan 405 milyar liraya sıçradı. Bunun sonucunda FAVÖK karlılığı 3,6 puan artışla yüzde 17,5’e çıktı.

Vergi öncesi kar ve zarar toplamı ise yüzde 137 artarak 92,5 milyar liradan 219 milyar liraya yükseldi. Bu gelişme satış karlılığını 2,5 puan artışla yüzde 9,5’e taşıdı.

İSO 500’ün karlılık verilerine baktığımızda, faaliyet karlılığındaki iyileşmenin yanı sıra özellikle net kambiyo karlarının etkisiyle üretim faaliyeti dışı gelirlerdeki artış da karlılığa pozitif katkı yapmış gözüküyor.

2021 yılında İSO 500’ün diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karları 579 milyar lira iken, gider ve zararları 482 milyar lira olarak gerçekleşti. Bu iki rakam arasındaki fark alındığında, İSO 500’ün 97 milyar liralık üretim faaliyeti dışı net gelir elde ettiği görülüyor.

Burada gördüğümüz İSO 500’ün finansman giderleri, şirketlerin karlılığında belirleyici olmayı 2021 yılında da sürdürdü.

İSO 500’ün finansman giderleri Türk lirasındaki değer kaybı, enflasyondaki artış ve faiz oranlarındaki yükselişin etkisiyle yüzde 135 oranında artarak 89 milyar liradan 209 milyar liraya yükseldi. Aynı yılda faaliyet karındaki artış yüzde 139 ile daha yüksek gerçekleşti.

Böylece finansman giderlerinin faaliyet karına oranı hafif düşüşe rağmen son yıllarda olduğu gibi yüzde 60’ın üzerinde kaldı. 

Bu tabloda da İSO 500'ün ana bilanço kalemleri yer alıyor. Veriler 2021 yılında İSO 500’ün aktif toplamının yüzde 65,4 artarak 1,3 trilyon liradan 2,1 trilyon liraya yükseldiğini gösteriyor.

Aktifler içerisinde ana kalemler incelendiğinde, dönen varlıklar yüzde 74 artışla 821 milyar liradan 1,4 trilyon liraya ulaşırken duran varlıklar yüzde 51 artışla 467 milyar liradan 706 milyar liraya yükseldi. Artan işletme sermayesi ihtiyacı dönen varlıkların artışını desteklerken duran varlıklardaki artış daha sınırlı kaldı. 

Bilançonun kaynak yapısındaki değişimleri ele aldığımızda ise aktiflerdeki büyümenin özkaynaklardan çok borçlanma yoluyla finanse edildiğini görüyoruz. 

2021’de özkaynaklar 407 milyar liradan 624 milyar liraya yükselerek yüzde 53 artarken toplam borçlar 881 milyar liradan 1,5 trilyon liraya çıkarak yüzde 71 büyüdü.

Sanayicinin borç/özkaynak ilişkisini ortaya koyan bu tablo, son yıllarda kaynak yapısının özkaynaklar aleyhine bozulduğunu gösteriyor. 2015 yılında ilk kez yüzde 60’ların üzerine çıkan borçların payı, 2019 ve 2020 yıllarında yüzde 68,4’e kadar yükselmişti.

2021’de ise toplam borçların payı 2,3 puan daha artarak ilk kez yüzde 70 sınırını aştı ve böylece özkaynakların payı yüzde 29,3’e geriledi. Böylece toplam kaynaklar içerisinde borçlar şimdiye kadarki en yüksek, özkaynaklar ise en düşük payı aldı.

Borçların alt kalemleri incelendiğinde, mali borçlar yüzde 59 artışla 500 milyar liradan 796 milyar liraya çıktı. Diğer borçlar da 382 milyar liradan 711 milyar liraya yükselerek yüzde 86,5 artış gösterdi. 2020’den farklı olarak 2021’de diğer borçlar mali borçların oldukça üzerinde büyüdü.

Böylece mali borçların toplam borçlar içindeki payı yüzde 57’den yüzde 53’e inerken, diğer borçların payı yüzde 43’ten yüzde 47’ye yükseldi.

Başka bir deyişle faaliyetlerin finansmanında ve artan işletme sermayesi ihtiyacının karşılanmasında ticari borçlar çok daha fazla kullanıldı.

Borçların vadelerine göre gelişiminde ise kısa vadeli mali borçlardaki artış yüzde 65,5 oldu ve uzun vadeli mali borçlardaki yüzde 55’lik artışın üzerinde gerçekleşti.

Mali borçlara göre daha yüksek artış gösteren diğer borçlar içerisinde ise kısa vadeli borçların payı yüzde 87 ile yüksek seviyesini korudu.

Kısa vadeli mali borçların toplam mali borçlar içindeki payına baktığımızda; 2016 yılında yüzde 38 ile en düşük seviyesine inen bu oranın 2018’de yüzde 45,3 ile zirve yaptığını görüyoruz. 

2019 ve 2020 yıllarında yüzde 41 civarlarında yatay seyreden oran, 2021 yılında 1,6 puan artışla yüzde 42,8 seviyesinde kaydedildi.

Sayın Basın Mensupları,

Bir diğer önemli gösterge de dönen ve duran varlıklar ilişkisidir. Bu ilişkiye bakıldığında 2021’de dönen varlıkların toplam aktifler içindeki payı yüzde 67’ye çıkarken duran varlık payının yüzde 33’e gerilediği görülüyor.

Dönen varlıklar payının yükselmesi, sanayi kuruluşlarının işletme sermayesi ihtiyacındaki artışa işaret ediyor.

İSO olarak her fırsatta dile getirdiğimiz devreden KDV sorunu önceki yıllara göre 2021’de çok daha belirgin bir hale geldi. İSO 500’ün üzerindeki devreden KDV yükü yüzde 91 gibi büyük bir artışla 24 milyar liraya yaklaştı.

Biz bu döngüyü, sık sık vurguladığımız gibi sanayi kuruluşlarımızın, giderek artan yatırım ve işletme sermayesi ihtiyacına karşın, devlete sıfır faiz ve sonsuz vade ile borç vermesi olarak tanımlıyoruz. Ne yazık ki bu döngü 2021’de de azalmak yerine artarak devam etmiş.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da kar/zarar eden kuruluşlar tablomuza baktığımızda; İSO 500 içerisinde kar eden kuruluş sayısının 405 olarak gerçekleştiğini görüyoruz.

Faiz, amortisman ve vergi öncesi kar elde eden firma sayısı ise 489 olmuş.

Sanayimizin teknolojik yapısı hakkında önemli ipuçları veren bu tabloya baktığımızda, 2021 yılında yaratılan katma değer içerisinde en yüksek payı yüzde 33,3 ile düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin almaya devam ettiği görülüyor.

Düşük teknolojili sanayilerin payının son 3 yılda yüzde 40’lardan yüzde 33’lere gerilemesi olumlu bir gelişme. Bunun yanı sıra orta-düşük ve orta-yüksek teknolojilerin payının yüzde 53’lerden yüzde 60’lara yükselmesi de teknolojik dönüşüm açısından umut verici.

Diğer yandan yüksek teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı yüzde 6,4’ten yüzde 6,1’e gerilemiş. Bu da sanayimizin yüksek teknolojiye geçiş ihtiyacının sürdüğünü göstermesi açısından önemli.

İSO 500’de AR-GE harcaması yapan kuruluş sayısına bakıldığında; 2013’ten itibaren görülen kademeli artışın 2018’den sonra durağanlaştığı görülüyor. 2019’da 262, 2020’de 271 olan AR-GE yapan kuruluş sayısı 2021’de 265 oldu.

2021 yılında İSO 500’ün AR-GE harcamaları anket verileri ile yaklaşık 9 milyar TL düzeyinde gerçekleşti. Bu durum 2020’ye göre yaklaşık yüzde 44’lük artışa işaret ediyor.

Sanayi, sürdürülebilir ve nitelikli istihdam açısından hiç kuşkusuz en önemli sektördür. Bu nedenle sektörün istihdam performansı tüm ekonomimiz açısından son derece değerlidir. Verilere baktığımızda İSO 500’ün istihdamının 2021 yılında yüzde 5,6 artarak 757 bin 24 kişiye yükseldiğini görmekteyiz. Aynı yılda ödenen maaş ve ücretlerdeki artış ise yüzde 33 dolaylarında gerçekleşmiş.

2021 yılında İSO 500 içinde yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısı 1 adet daha azalarak 109’a inmiş durumda.

2009 yılından sonra yabancı sermaye paylı kuruluş sayısında yaşanan kademeli gerileme, 2018 ve 2019’daki duraklamanın ardından son iki yıldır devam ediyor.

Halka açılmalar, sermayenin tabana yayılması ve şirketlerin bir finansman enstrümanı olarak kullanması açısından önemlidir. Bu tablomuz bize İSO 500 kuruluşlarının henüz çok azının bu yöntemi kullandığını ve 2021’de bu sayının 65 olduğunu gösteriyor. 2021 yılında halka açılmalarda yaşanan önemli artışa rağmen bunun İSO 500’e yansımaması dikkat çekici.

Türkiye yıllarca sanayinin başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşmasını konuştu. Ancak İSO 500’de yer alan kuruluşları bağlı olduğu oda bilgilerine göre sıraladığımızda bu tablonun giderek Anadolu lehine gelişmekte olduğunu görüyoruz. 

Son yıllarda sayısal olarak düşüş eğiliminde olmasına karşın en büyük pay 158 firma ile halen İstanbul Sanayi Odası’na ait. İstanbul’u 41 kuruluş ile Kocaeli Sanayi Odası ve 40 kuruluş ile Ege Bölgesi Sanayi Odası izliyor. Bu odalarımızın ardından ise 33’er kuruluş ile Ankara Sanayi Odası ve Gaziantep Sanayi Odası, 18 kuruluş ile Kayseri Sanayi Odası ve 16 kuruluş ile de Bursa Ticaret ve Sanayi Odası takip ediyor.

İSO 500’ün sektörel dağılımına baktığımızda Odamız tarafından oluşturulmuş olan 10’lu sektör gruplandırmasına göre şöyle bir dağılım ortaya çıkıyor: 2021’de üretimden satışlara göre en yüksek paya sahip olan sektör yüzde 26,4 ile “ana metaller ve makine imalatı sanayii” oldu.

İkinci sırada yüzde 19,9 ile “kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünleri” yer alırken bu sektörü yüzde 15,4’lük payıyla “kara, deniz taşıtları ve yan sanayii” takip etti.

Bu üç sektörün toplam üretimden satışların yüzde 60’tan fazlasını yapmış olması dikkat çekiyor.

Saygıdeğer Basın Mensupları,

Geldik İSO 500 sıralamasına…

İSO 500 çalışmasında 2021 yılında üretimden satışlara göre en büyük kuruluşumuz 136,8 milyar liralık satışlarıyla Tüpraş oldu. Bu kuruluş uzun yıllardır sürdürdüğü liderliğini geçtiğimiz yılda da devam ettirdi.

Yine üretimden satışlara göre 67,3 milyar lira ile “Ford Otomotiv” ikinci sıradaki yerini korudu.

Üçüncü sırada yer alan kuruluşumuz değişti ve bu sıraya 55,2 milyar liralık üretimden satışlarıyla üç sıra birden yükselen “Star Rafineri” geldi. 

Dördüncü sırada yer alan “Toyota Otomotiv” 46,2 milyar liralık üretimden satışlarıyla geçen seneki yerini koruyan bir diğer firma oldu.

Beşinci sıraya 38,7 milyar liralık üretimden satışlarıyla geçen yıl listenin 10. sırasında yer alan “İskenderun Demir ve Çelik” yükseldi.

Altıncı sırada isminin açıklanmasını istemeyen bir kuruluş yer aldı.

“Ereğli Demir ve Çelik” 2021 yılında 36,8 milyar liralık üretimden satışlarıyla iki sıra yükselerek yedinci sırada yer aldı. “Arçelik” ise 35,8 milyar lira ile sekizinci oldu.

Dokuzuncu sırada 34,4 milyar lira ile “Oyak-Renault” yer alırken 10. sırada da 26,6 milyar liralık üretimden satışlarıyla “TOFAŞ” yer buldu.

Görüldüğü gibi 2021 yılında ilk 10 büyük kuruluş arasında yer alan firmalar bir önceki yıla göre değişmezken sıralamalarda farklılıklar yaşandı.

Değerli Basın Mensupları,

“İSO-Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2021” araştırmamızın paylaştığım bu özet sonuçları 54 yıldır olduğu gibi yine çok önemli bulgular içeriyor. Bu bulguların ortaya koyduğu en önemli gerçek, nitelikli ve sürdürülebilir bir sanayi üretiminin ne kadar önemli olduğu gerçeğidir.

Çünkü bugün artık tüm dünyada 21. yüzyıla özgü yeni bir üretim ekonomisi önem kazanıyor. Yeni üretim anlayışı yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayalı, verimli, çevreye duyarlı, dışa bağımlılığı azaltan, güvenli ve sürdürülebilir üretimi esas alıyor. Yeni üretim çağına çevik, yaygın ağa sahip, bilgiyi kullanabilen, farklı küresel piyasalara çalışan şirketler damga vuracak. 

Bugün olduğu gibi gelecekte de ülkeler katma değerli istihdam yaratmak ve küresel çaptaki üretim ve inovasyon ekosistemlerine liderlik edebilmek için yarışmaya devam edecek. Bu dönemin en büyük dönüştürücü gücü hiç kuşkusuz teknoloji. Daha birkaç yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz teknolojik gelişmelere tanık oluyoruz.

Peki, dünya böylesine değişirken biz bu değişimin neresinde olacağız? Hiç şüphe yok ki Türkiye’nin de yeni nesil sanayi anlayışını benimsemesi ve bu doğrultuda bir dönüşüme kendini hazırlaması gerekecek. Küresel değer zincirlerindeki bu yeniden yapılanmanın gerisinde kalmak istemiyorsak bu değişimi iyi anlamak ve hızlı aksiyon almak durumundayız. Bu bağlamda çevreye duyarlı, sürdürülebilir, teknoloji odaklı, yeteneklerin ve verimliliğin öne çıkarıldığı bir üretim modeline geçmemiz gerekiyor. 

Öte yandan, böyle bir üretim modeli, ekonomimizin temel sorunları olan ithalata bağımlılığın azaltılması ve yapısal cari açığın önlenmesinde de hayati bir rol oynayacaktır. Yine bu kapsamda, dengeli, sürdürülebilir, kaliteli ve kapsayıcı büyüme hedefinin, kişi başına gelirin artması kadar Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması için de elzem olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.

İşte biz İSO olarak, 70 yıldır olduğu gibi bugün ve gelecekte de sanayimizin bu dönüşümü doğru ve ülkemiz açısından en verimli şekilde yapabilmesinin rehberi olmayı amaçlıyoruz. Geleceğimizin olmazsa olmazı küresel düzeyde rekabet gücünü artırmış bir Türkiye’dir ve bu noktada İSO elini taşın altına koyan tüm kurum ve kuruluşlarla istişare içinde, yıllardır olduğu gibi uyumlu bir çözüm ortağı olmaya devam edecektir. 

Bu anlayış doğrultusunda Türkiye’nin en büyük ve güçlü sanayi odası olarak sorumluluğumuz gereği son zamanlarda yoğun bir çaba ve faaliyetin içindeyiz. Bu kapsamda yaptığımız son derece önemli çalışmalarımız var. Yıllardır sanayide dijitalleşme, yeşil dönüşüm, yeni nesil üretim, yeni nesil finansman, sürdürülebilir bir üretim toplumu olmak, mesleki eğitim gibi birçok konuda öncü bir rol oynuyoruz. Bu konularda gerek verdiğimiz eğitimlerle ve gerekse konunun uzmanları tarafından hazırlanan raporlarımızla sanayicimize rehberlik ediyoruz. 

Son olarak şunu söylemek isterim ki; İSO 500’ün 2021 performansı, sorunlarına ve yaşanan krizlere rağmen güçlü bir üretim yapımız ve üretmek arzusuna sahip sanayicilerimiz olduğunun en somut göstergesi olarak da görülmelidir. Dünyada eşine tarihte az rastlanan, ekonomide insanları içeriye kapatan, üretimin ve tüketimin adeta bir bıçak gibi kesildiği pandemi kaynaklı krizin ardından sanayimizin ortaya koyduğu bu performans her türlü takdire şayandır.

Ülkemizin aydınlık yarınları için bu motivasyonu ve üretim gücümüzü ayakta tutmak zorundayız. Sanayicimiz bunun için elinden gelen çabayı gösteriyor. Ekonomi ve sanayimizi geliştirmek, toplumumuz için daha fazla refah üretmek hedefi doğrultusunda daha çok üretmeye, daha çok istihdam yaratmaya, daha çok ihracat yapmaya devam edeceğimizden kimse kuşku duymamalı.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, “İSO Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu-2021” araştırmamızın sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmak üzere bugün burada bulunduğunuz için sizlere tekrar teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.