İSO Mayıs Ayı Meclis Toplantısı’nda, İSO Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması-2024 Sonuçları Konuşuldu

  • Meclis Konuşması
meclis_manset_09

İstanbul Sanayi Odası (İSO) mayıs ayı olağan Meclis toplantısı, “İSO 500 Büyük 2024 verileri ışığında Sanayimizi; Yapısal Sorunları, Rekabetçi Özellikleri ve Değişim Açısından Değerlendirmek” ana gündemi ile Fazıl Zobu Meclis Salonunda gerçekleştirildi.

İSO Meclis Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri katıldı.

Mayıs ayı Meclis toplantısında, İSO 500 Büyük 2024 sonuçlarının değerlendirildiği bir panel de düzenlendi. Nasıl Bir Ekonomi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde; TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi ve TEPAV Danışmanı Prof. Dr. Fatih Özatay, Quanta Danışmanlık Kurucu Ortağı Dr. İbrahim M. Turhan ve EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları konuşmacı olarak yer aldı.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Meclis toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, “Sanayiciler olarak enflasyonla mücadeleye katkımızı fazlasıyla yapıyoruz ama görüyoruz ki en büyük ve hak etmediğimiz bir bedeli de bizler ödüyoruz. Bugün imalat sektöründen kaynaklanan enflasyon yüzde 20 iken kullandığı kredi faizinin yüzde 60’ları bulması bu bedelin en somut göstergesidir. Maalesef ileriki süreçte buna bağlı olarak imalat sanayinin üretim gücünün, üretim kabiliyetinin azalmasının, mal arzının kesilmesi riskini doğurmasından endişe ediyoruz” dedi.


İSO Meclis Başkan Yardımcısı
Sadık Ayhan Saruhan

İSO mayıs ayı olağan Meclis toplantısı, İSO Meclis Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan tarafından açıldı. Saruhan, ana gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Ülkemizde sanayi sektörümüzün gelişim sürecinin izlenmesi açısından da temel bir referans kaynağı niteliğinde olan ISO 500 listeleri her açıklandığında şu 4 göstergenin Türkiye Ekonomisi nereye gidiyor diye bir kesit sunduğuna inanıyorum. İlk olarak İSO 500 listelerindeki sıralamada düşük teknolojiden yüksek teknoloji yoğunluğuna göre üretim yapısı nasıl bir trend izliyor. İkinci olarak AR-GE yatırımlarındaki değişim durumu, üçüncü olarak İSO 500 Listelerindeki Halka Arz yoğunluğu ve son olarak da finansal güçlüklere karşı dayanıklılık hakkında bilgi veren Özvarlık oranındaki değişim. Şimdi bu 4 kriteri de hep birlikte görmüş olacağız.

Son olarak başta da belirttiğim gibi dünya sanki ABD-Rusya, AB ve İngiltere ve Çin ekseninde üç kutuplu bir yapıya yöneliyor ve üç ağırlık merkezinin birbiriyle meydana getirdiği korumacılık faaliyetleri ve ekonomik gerilimler tüm dünya ülkelerini etkilediği gibi ülkemizi de etkiliyor. Ancak başarılı olarak yürütülen proaktif dış politikalar sayesinde ülkemizin bu ülkelerle olan ilişkilerini fırsata çevireceğine ve politika yapıcılarının Odaların da desteğini alarak bir yol çizeceğine eminim.”


İSO Yönetim Kurulu Başkanı
Erdal Bahçıvan

Ana gündem maddesine ilişkin görüşlerini paylaşmasının ardından İSO Meclis Başkan Yardımcısı Sadık Ayhan Saruhan, gündeme dair konuşmasının ardından açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. Bahçıvan, İSO 500 Büyük 2024 yılı araştırması verilerinin sanayinin bugün içinde bulunduğu ve yaşamakta olduğu ağır faaliyet koşullarını açıkça gösterdiğini söyledi.

“Görüyoruz ki oluşan enflasyonu çözmek ve onu tekrar düzene koymak ancak çok ağır bedellerle olabiliyor. Ve bu ağır bedellerin en büyüğünü de maalesef sanayi sektörü ödüyor” diyen İSO Başkanı Bahçıvan, sanayicilerin kendinden kaynaklanmayan sorunun çözümü için halen sabrı ve desteği göstermeye devam ettiğini, bu desteklerden en önemlisinin de hiç kuşkusuz OVP başladığından bu yan enflasyonla mücadeleye verdikleri destek olduğunu hatırlattı. Bahçıvan, şunları söyledi:

“OVP’nin 2023 yılının Ağustos-Eylül aylarında sanayinin en önemli enflasyon endeksi olarak kabul edilen temel mallar enflasyonu yüzde 58’ler civarındaydı. Ve o günden bugüne geçen neredeyse 20 ay boyunca bu temel mallar enflasyonu şu anda yüzde 20'ye gelmiş vaziyette. Yani sanayi kendisine ait olan enflasyonu düşürme, enflasyonu aşağı indirme sorumluluğunu fazlasıyla yeni getirmiş durumda. Fakat o gün yaklaşık yüzde 88’ler, 89’lar mertebesinde olan hizmetler enflasyonu şu anda gele gele 58’e gelmiş vaziyette. Ve enflasyon endeksinde hizmet enflasyonu başta olmak üzere diğer tüm faktörlerin birleşenleri olan TÜFE şu anda yüzde 37’ler seviyesinde. Şimdi bu enflasyon üzerinden oluşan bir finansal göstergeler, faizler var. Bu enflasyon ve bu enflasyonla mücadele adına atılan adımlar, ticari kredi faizlerini yüzde 55’lere, 60’lara kadar çıkarmış durumda. Bugün Türk sanayisi, işletmeden yatırıma ve stok tutmaya kadar finansmana en çok ihtiyaç duyan sektör konumundadır. Fakat gelin görün ki kendisine ait olmayan bir enflasyonun, kendisinden kaynaklanmayan bir enflasyon oranının oluşturduğu bu aşırı faiz yükünü üstlenmiş bulunmaktadır.”

Sanayinin enflasyonla mücadelede önemli katkılar sağlamasına rağmen en büyük ve haksız bedeli yine sanayi sektörünün ödediğine dikkat çeken Bahçıvan, konuşmasında şu sözlere yer verdi:

“Biz sanayiciler olarak enflasyon noktasındaki hassasiyetimizi ve enflasyona dönük katkımızı fazlasıyla yapıyoruz. Bu büyük katkıyı verirken görüyoruz ki en büyük ve hak etmediğimiz bir bedeli de bizler ödüyoruz. İleriki süreçte buna bağlı olarak imalat sanayinin üretim gücünün, üretim kabiliyetinin azalmasının, mal arzının kesilmesi riskini doğurmasından endişe ediyoruz. Böyle olması durumunda sanayicinin enflasyonla olumlu anlamda sürmekte olan mücadelesinin tersine dönme riski olduğunu hatırlatmak istiyorum. Çünkü eğer önlem almazsak, bir süre düşen üretim, kapanan tesisler, Türkiye'nin üretim kabiliyetinin düşmesi imalat endeksinde de tekrar bir artıya bizi döndürebilir.”

İSO 500’ün 2024 yılı sonuçlarına göre üç temel veride tarihi olumsuz sonuçlarla karşı karşıya olduğumuzu vurgulayan Bahçıvan, şu ifadeleri kullandı:

“Birincisi, İSO 500’ün üretimden net satışları üç yıldır üst üste reel olarak geriliyor. İkincisi; sanayicinin elde ettiği karın önemli bir kısmını finansman giderlerine ayırmak zorunda olduğu gerçeği, bu yıl çok daha ağır bir noktaya gelmiş durumda. Son yıllarda ilk kez sanayiciler kazandıkları paranın neredeyse tamamını finansman giderlerine ayırmak zorunda kaldılar. Üçüncü olarak 2024’te karlılık rasyolarının son 10 yıl ortalamasının çok altında kaldığını gösteren iki veriye daha dikkat çekerek devam etmek istiyorum. İSO 500’ün faaliyet karlılığı 2014-2023 döneminde yüzde 10,4 düzeyinde iken, 2024’te yüzde 6,2’ya gerilemiş durumda. Benzer şekilde satış karlılığının da geçtiğimiz 10 yılda ortalama yüzde 7,1 düzeyinde iken, 2024’te yüzde 2,6’ye gerilemesi de bize göre geçtiğimiz yılın dikkatle değerlendirilmesi gereken verileri arasında öne çıkıyor. İSO 500 verileri ülkemizin üretimden uzaklaşan bir döngünün içine girme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğini bize net bir şekilde gösteriyor. Bunu kırmak, tersine çevirmek elimizde. Bu görev ise sadece sanayicilerin değil herkesin görevi olmalı. Çünkü sanayi sektörü ve üretim, küresel gerilimlerin ve korumacılığın alabildiğine yükseldiği bu dönemde ülkemiz için hayati önemdedir.”


Nasıl Bir Ekonomi
Yönetim Kurulu Başkanı
Hakan Güldağ

Yapılan açılış konuşmalarının ardından İSO mayıs ayı Meclis toplantısı, Nasıl Bir Ekonomi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde; TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi ve TEPAV Danışmanı Prof. Dr. Fatih Özatay, Quanta Danışmanlık Kurucu Ortağı Dr. İbrahim M. Turhan ve EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları’nın konuşmacı olarak yer aldığı panel ile devam etti.

Panelin açılışında kısa bir girizgâh yapan Nasıl Bir Ekonomi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, şöyle konuştu:

“İstanbul Sanayi Odası'nın "İSO 500 – Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" araştırması hem kapsamı hem de sunduğu verilerle bizi sürekli besleyen, yönümüzü tayin etmemize yardımcı olan bir çalışmadır. Bu anlamda, emeği geçen tüm akademisyenlere, katkı sunan firmalara ve başta İstanbul Sanayi Odası olmak üzere tüm paydaşlara içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bugün burada sadece geçmiş dönem verilerini, yani İSO 500'ün tarihsel çıktıları üzerinden bir değerlendirme yapmayacağız. Aynı zamanda bu veriler ışığında gelecekte bizleri nelerin beklediğini, hangi eğilimlerin öne çıktığını ve stratejik perspektifte neler yapmamız gerektiğini de ele alacağız.”


TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi ve
TEPAV Danışmanı
Prof. Dr. Fatih Özatay

TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi ve TEPAV Danışmanı Prof. Dr. Fatih Özatay, paneldeki konuşmasında özetle şu sözleri söyledi:

“Orta Vadeli Program’ın ilk hedef ve tahminleri 6 Eylül 2023’te açıklandı. 2023 gerçekleşmeleri ile karşılaştırıldığında bazı başlıklarda kısmi başarılar görüldü. Örneğin cari açık tahmini düşük tutuldu ve bu açıdan bir iyileşme sağlandı. Dar tanımlı işsizlik oranı da öngörülenden düşük çıktı. Ancak geniş tanımlı işsizlik oranına baktığımızda tablo tersine dönüyor; burada yükseliş dikkat çekiyor. Bütçe açığı açısından mali disiplinin 2024’te korunacağı öngörülüyor, fakat 2025 için durum olumsuz sinyaller veriyor. En başarısız kalınan alan ise açık ara enflasyon. Büyüme açısından da program tahminlerinin biraz uzağında kalındı. Dolayısıyla, bu programı enflasyonla mücadele açısından başarısız, ticaret dengesi açısından ise görece başarılı olarak tanımlayabiliriz. Bir diğer çarpıcı veri: Asgari ücretli çalışan oranı. Programın başlangıcında, asgari ücretin altında gelir elde eden çalışanların oranı %98’e ulaşmıştı. Bu oran programın ardından %92’ye geriledi. Ancak bu hâlâ oldukça yüksek. Faizlerin geldiği nokta itibarıyla ciddi eleştiriler var. Ancak faizlerin bugünkü seviyelere gelmesinin nedeni, önceki dönemlerde uygulanan irrasyonel politikaların gecikmeli maliyetidir.”


Quanta Danışmanlık
Kurucu Ortağı
Dr. İbrahim M. Turhan

Quanta Danışmanlık Kurucu Ortağı Dr. İbrahim M. Turhan, panelde yaptığı konuşmada şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bugün geldiğimiz noktada 1980’lerde başlayıp "küreselleşme" olarak adlandırılan yapı artık sona ermiştir. COVID-19 pandemisi bu dönüşümün tetikleyicisiydi. Artık yepyeni bir küresel düzene doğru evriliyoruz. Bu dönüşüm çok köklü; sadece birkaç yıl değil, önümüzdeki 10, belki 30 yılı etkileyecek bir dönüşüm. Bu noktada dikkat çekmek istediğim bir başka husus da şudur: Son dönemde Türkiye ekonomisinde birtakım sorunlar yaşanıyor. Ancak benzer sarsıntılar Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya gibi küresel ekonominin taşıyıcı kolonlarında da görülüyor. Örneğin, ABD Merkez Bankası (FED) faiz artırımlarında çok daha temkinli. Japonya ise uzun yıllar sonra negatif faiz politikasını terk etti. Bu da küresel finans sisteminde büyük dalgalanmalara yol açıyor. Bir örnek vermek istiyorum: Nisan ayında üç uluslararası yatırım bankasının katıldığı çevrim içi bir toplantıya katıldım. Orada katılımcılara şunu sordum: “Amerikan doları faizinin %5’in üzerinde olduğu bir dönemi hatırlayan var mı?” Sadece üç kişi el kaldırdı. Çünkü son 15 yılda böyle bir dönem yaşanmadı. Ancak şimdi yeni bir evreye giriyoruz: Paranın hem daha az bulunduğu hem de çok daha pahalı olduğu bir döneme.”


EY Türkiye Ülke Başkanı
Metin Canoğulları

EY Türkiye Ülke Başkanı Metin Canoğulları da panelde şu yorumlarda bulundu:

“ISO 500 çalışmasına baktığımızda 2024 yılında zarar eden firma sayısının 152’ye yükseldiğini görüyoruz. Enflasyon muhasebesinin bu sonuçtaki etkisini değerlendirirken, sektör bazlı analizlere ihtiyaç var. ISO 500’ün toplam cirosunun %80’ini oluşturan ana sektörlerde, 2023 ve 2024 dönemlerine ait kâr/zarar verilerini kıyaslayarak, reel tabloyu daha net görebiliyoruz. Özellikle sanayi kuruluşlarında kârın erimesine yol açan unsurlar arasında asgari ücretteki %49 artış, döviz kurlarındaki %13–20 bandındaki yükseliş ve sanayi elektriğinde %114’lük maliyet artışı dikkat çekiyor. Bir başka dikkat çeken veri ise, 2003–2024 dönemi arasında dolar kurunun reel olarak birçok ülkede çok daha hızlı artmasına karşın, Türkiye’de döviz kurunun enflasyon karşısında uzun süre baskılandığı. 2003’ten bu yana üretici fiyat endeksi (ÜFE) yaklaşık 96,5 kat artarken, döviz kuru bu seviyelere paralel bir seyir izleyemedi. Bu durum kurun geride kalmasına, dolayısıyla ihracat rekabetçiliğinin zayıflamasına yol açtı. Özellikle 2016 sonrası yaşanan dalgalanmalar, ekonomideki kırılganlığın arttığını gösteriyor. 2016–2024 döneminde döviz kurundaki artış 9 kat, enflasyondaki artış ise yaklaşık 12,7 kat oldu. Bu da sanayi kuruluşlarının finansal tablolarında ciddi bozulmalara neden oldu.”

Düzenlenen panel oturumunun ardından İSO mayıs ayı olağan Meclis toplantısı, İSO Meclis Üyeleri’nin de ana gündem maddesine ilişkin görüş ve yorumlarını paylaşmalarıyla devam etti. İSO Meclis Üyeleri’nin ana gündeme ilişkin sorularını panelistlere yönelttiği soru-cevap bölümünün ardından toplantı sona erdi.