İSO Temmuz Ayı Meclis Toplantısı’nda Konuşan Bahçıvan : “Karlılığın Aşındığı Bir Ortamda Şirketlerin Finansal Dayanıklılığı Zayıflıyor”

  • Meclis Konuşması
temmuz_meclis_manset_01

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin temmuz ayı olağan toplantısı “Küresel Rekabette İlerleme için Enflasyon ve Maliyet Krizine Karşı Türkiye Sanayisinin Dayanıklılığının Artırılması” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonunda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda İSO Meclisi Üyeleri de görüşleri ile gündeme katkı sundu.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Meclis toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, “İSO 500 araştırmasının 2024 verilerinde son birkaç yıldan farklı olarak üretim maliyetlerinde ve faaliyet giderlerinde artışların satışlara oranla çok daha yüksek olduğunu gözlemledik. Sıkı para politikaları nedeniyle finansman giderlerindeki yükseliş de karlılığı iyice eritmiş durumda. Özellikle daha küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarımızın yer aldığı İSO İkinci 500’de, artan faiz oranlarına rağmen, özkaynak yetersizliği nedeniyle dış kaynak ihtiyacı sürmüş ve mali borç stoku artmaya devam etmiş. Karlılığın böylesine aşındığı bir ortamda firmalarımızın finansal dayanıklılığının zayıfladığını görüyoruz” dedi.

İSO temmuz ayı olağan Meclis toplantısı, İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, ana gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Türkiye’nin maliye ve sanayi politikaları, sadece büyüme odaklı değil; aynı zamanda dirençli, öngörülebilir ve maliyetleri yönetilebilir bir üretim ortamı sağlamaya odaklanmalıdır. Bilindiği üzere ‘Yüksek enflasyon düşük rekabet gücü demektir’ İşletmelerimizin yıllar içerisinde ulusal ve/veya uluslararası alanda oluşan rekabetçilik gücünü kaybetmemesi gerekiyor. Enflasyon ve döviz kuru arasındaki bu denklem değişmeden, küresel pazarlarda Türkiye markasını güçlendirmek ve pazarda yer bulmak hayal olur. Sanayicinin güven duymadığı bir ortamda, uzun vadeli planlardan da söz etmek zordur. Bugün ihtiyaç duyulan şey geçici desteklerin ötesinde yapısal çözümlerle yeni bir para ve maliye politikası ortaya koyarak rekabetçi bir üretim iklimi inşa etmektir. Üretimde ise cesaret kadar istikrarın da önemli olduğunu biliyoruz.


İSO Meclis Başkanı
Ender Yılmaz

Sanayinin sesi yalnızca üretim değil; aynı zamanda dünya da rekabetçi, sürdürülebilir, dirençli olmasının önünü açacak bir reform talebidir. Bu sese kulak verilmediği sürece, küresel rekabette adım atmak değil; yerimizde saymak hatta geriye gitmek kaçınılmaz olacaktır. O halde politika yapıcılardan talebimiz sanayicilerimize nefes aldıracak para politikası uygulamalarıyla birlikte yeni finansman modelleri ve maliye politikalarının geliştirilmesidir. Uzun vadeli, düşük faizli krediler, yeni nesil yatırım teşvik paketleri, üreticinin sırtındaki yükü hafifletecek ve yatırım cesaretini artıracaktır. Yerli teknolojiyi merkeze alan, sürdürülebilirliği stratejik önceliğe dönüştüren ve insanı güçlendiren bir sanayi hamlesiyle, Türkiye’yi küresel rekabette zirveye taşıyacak adımların atılması da ciddi önem taşımaktadır. Şimdi daha çok geç kalmadan harekete geçme zamanının geldiğini ifade etmek istiyorum. Hep birlikte hareket ederek, bu zorluğu güce dönüştürebilir ve bu sarmaldan çıkış yolunu bulabilme umutlarımızı kaybetmeden ilerlemeyi arzu ediyorum.”

Ana gündem maddesine ilişkin görüşlerini paylaşmasının ardından İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz, gündeme dair konuşmasının ardından açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti.


İSO Yönetim Kurulu Başkanı
Erdal Bahçıvan

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, ticaretten teknolojiye her alanda küresel rekabetin sertleştiğine, Türkiye sanayisinin ayakta kalabilmesinin ise dayanıklılığını artırmasına bağlı olduğuna dikkat çekerek “Öncelikle kendi ekonomimizin ve üretim yapımızın durumunu bütüncül bir yaklaşımla ele alarak, güçlü yönlerimizi pekiştirmeye, gelişime açık alanlarda stratejik adımlar atmaya ve elimizdeki kaynakları en verimli şekilde değerlendirmeye odaklanmalıyız. Kamudaki paydaşlarımızın da desteğiyle reel sektörümüzü bu zorlu dönemden en düşük hasarla ve hatta kazanımlarla çıkarmayı hedeflerken bir yandan da geleceğe hazır olmak için kronikleşmiş yapısal sorunlarımıza bütüncül çözümler aramalıyız” dedi.

Yüksek enflasyona paralel olarak hızla artan üretim maliyetlerinin özellikle son 3-4 yılda Türkiye sanayi açısından gittikçe ağırlaşan bir yük haline geldiğini belirten Bahçıvan, şunları söyledi:

“Pandemi sonrası küresel tedarik darboğazları, Ukrayna’daki savaş nedeniyle yaşanan enerji krizi ve bölgemizde yükselen jeopolitik gerilimlerin her ne kadar önemli olsa da ülkemizde yaşanan maliyet krizini açıklamaya yeterli değil. Zamanında bu kürsüden yaptığımız tüm uyarılara rağmen, kendi içinde tutarlı ve sürdürülebilir olmayan politikalarda ısrar etmenin neticesi, enflasyonda 10-15 yılın bin bir güçlükle elde edilen kazanımlarını 1-2 yıl içinde kaybetmek oldu. Maliye politikalarında uyumun gecikmesi, iç talebin beklenenden yavaş soğuması, beklentilerdeki katılık, fiyatlama davranışlarının kısa sürede düzelmemesi, kamunun keskin fiyat ayarlamaları ve son aylardaki siyasi belirsizlikler, bu sürecin arzu ettiğimizden uzun sürmesinde etkili oldu. Öte yandan, sanayiciler olarak bu sürecin en zorlayıcı etkilerini bir süre daha yaşamaya devam edeceğimiz anlaşılıyor. Sanayi üretiminden İSO İmalat PMI verilerine, istihdam rakamlarından güven endekslerine kadar hemen her göstergede ivme kaybı sinyalleri mevcut. Yüksek belirsizliklerin yanı sıra sıkı finansman koşulları, reel sektörümüzün yatırım iştahını sınırlamaya devam ediyor.”

Konuşmasında İSO 500 araştırmasının 2024 verilerinin özel bir yanını da vurgulayan İSO Başkanı Bahçıvan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“2024’te son birkaç yıldan farklı olarak üretim maliyetlerinde ve faaliyet giderlerinde artışların satışlara oranla çok daha yüksek olduğunu gözlemledik. Sıkı para politikaları nedeniyle finansman giderlerindeki yükseliş de karlılığı iyice eritmiş durumda. Özellikle daha küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarımızın yer aldığı İSO İkinci 500’de, artan faiz oranlarına rağmen, özkaynak yetersizliği nedeniyle dış kaynak ihtiyacı sürmüş ve mali borç stoku artmaya devam etmiş. Kârlılığın böylesine aşındığı bir ortamda firmalarımızın finansal dayanıklılığının zayıfladığını görüyoruz. Bu elbette firmalarımızın tek başına altından kalkabileceği bir iş değil. Sermaye piyasalarının açık, etkin ve şeffaf işleyişi için gerekli düzenlemelerin tamamlanması ve küresel piyasalardan fon akışının güçlenmesine yönelik her türlü tedbir, reel sektörümüzün daha uygun maliyetli, sürdürülebilir finansmana erişimi açısından elzemdir.”

Konuşmasında dış ticaret fazlası vererek ülkemize döviz kazandıran, yüz binlerce kişiye istihdam sağlayan emek yoğun sektörleri gözden çıkarma lüksümüzün olmadığını ve zor dönemin atlatılması için bu sektörlere daha fazla destek gerektiğini de belirten Bahçıvan, şunları söyledi:

“Öte yandan, kişi başına milli gelirin 15 bin dolara ulaştığı bir ekonomide ücret-maaş, döviz kuru, finansman gibi temel maliyet kalemlerine bel bağlayarak rekabet gücünü sürdürmek artık gerçekçi olmaktan çıktı. Türkiye’nin bir yandan kurulu üretim kapasitesinde yüksek katma değerli sektörlerin payını artırırken, diğer yandan da halihazırda güçlü olduğu sektörlerde gözünü daha fazla kaliteye, markalaşmaya, özgün tasarıma ve yenilikçiliğe dikmesi gerekiyor. İmalat sektörünün maliyet bazlı rekabetçilikten, katma değer odaklı rekabetçiliğe geçişinde, ürün odaklı iş modelleri yerine müşteri odaklı iş modellerine odaklanılması önemli bir rol oynayacak. Üretimle ilgili hizmetlerin giderek olgunlaşması da ticaret savaşlarında daha fazla rekabet avantajı yaratmanın yeni yolları arasında yer alıyor. Bahsettiğimiz bütün bu dönüşümü gerçekleştirmemizin önünde en büyük engellerden biri, hiç kuşkusuz sanayimizin giderek ağırlaşan “yetenek açığı” sorunu. Bu sorunun çözümü için, son dönemde mesleki eğitimi önceliklendirmeye yönelik atılan adımların yaygınlaşması, işgücü piyasasında esnekliğin artırılması, gelirler politikasının bölgesel farklılıkları gözetecek şekilde inşa edilmesi gibi hususlar kritik önem taşıyor.”

Açılış konuşmalarının ardından, İSO temmuz ayı olağan Meclis toplantısı, İSO Meclis Üyeleri’nin kürsüye çıkarak ana gündem maddesine ilişkin görüş ve önerilerini paylaşmalarıyla devam etti. Meclis Üyeleri, sanayi sektörünün son dönemdeki durumu hakkında değerlendirmelerde bulunarak çeşitli çözüm önerilerini dile getirdi. Görüş alışverişinin ardından toplantı sona erdi.