Enerji Uzmanları, İSO Panelinde Küresel Enerji Krizini ve Türkiye’ye Etkilerini Ele Aldı

  • Diğer Haberler
enerji-paneli-02

İstanbul Sanayi Odası (İSO) son dönemde artan enerji maliyetleri ile ilgili gelişmeleri ve sonuçlarını tartışmak, çözüm önerilerini ele almak amacıyla “Pandemi Sonrası Enerjideki Küresel Gelişmeler ve Türkiye’ye Etkileri” başlıklı bir online panel düzenledi.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı, Bloomberg HT’den Gökhan Şen’in moderatörlüğünde yapılan panelde Mediterranean Observatory for Energy Hidrokarbon ve Enerji Güvenliği Direktörü Dr. Sohbet Karbuz ve GazDay Danışmanlık Genel Müdürü Mehmet Doğan konuşmacı olarak katıldı.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptığı konuşmada, enerji krizinin başta üretim olmak üzere hayatı birçok yönden olumsuz etkilemeye başladığını söyledi. Ülkelerin bu krizi en az hasarla yönetmenin arayışı içinde olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, İstanbul Sanayi Odası olarak bu tür gelişmeler karşısında proaktif olmaya, üyeleri için doğru ve güvenilir yol haritaları hazırlamaya her zaman önem verdiklerini vurguladı.

Enerji ile ekonomik gelişmelerin birbirinden asla ayrılamayacağını aktaran Bahçıvan, son dönemde enerji fiyatlarında yaşanan dalgalanmaların COVID-19 salgınının yol açtığı ekonomik daralma ve ardından gelen güçlü ekonomik toparlanmanın arz ve talep dinamiklerine etkisini yansıttığını belirtti.

Bahçıvan, “Karşımızda yadsınamaz bir gerçek var: Elektrik üretiminde petrol ve kömürden doğal gaza geçiş süreciyle birlikte doğal gazın enerji piyasasında önemi artmıştır. Son yıllarda yenilenebilir enerji kullanımı teşvik edilmesine rağmen özellikle gelişmekte olan ülkelerde doğal gaz, temel enerji kaynaklarından biri olmayı sürdürmekte ve artan bir taleple karşılaşmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansının dördüncü çeyrek Gaz Piyasası Raporu’na göre; canlanan ekonomik faaliyetler, yetersiz LNG ve şiddetli hava olaylarının bir araya gelmesi, küresel gaz piyasalarının, arz güvenliğinin merkezinde olmaya devam ettiğini göstermektedir. Güçlü bir baskı altında piyasa fiyatları zirveleri gördü. 2021'de orta vadeli arzı sağlayacak yatırım kararlarının ve sözleşme faaliyetlerinin kademeli olarak geri dönmesi beklenirken, enerjide karbonsuzlaşmaya geçiş ihtiyacı, uzun vadeli arz güvenliği için yeni zorlukları da beraberinde getiriyor” şeklinde konuştu.

Bahçıvan şöyle devam etti:

“İklim krizi ile mücadele kapsamında, doğal gaz ve petrol üreticilerinin yeni yatırımlarını düşürmeye başlaması ve fosil yakıt kullanan firmaların karbon kredi fiyatlarının 35 avrodan 65 avroya çıkması enerji krizinin nasıl çözüleceği sorusuna verilecek cevapları daha da karmaşık hale getiriyor. Son dönemde bunun çok somut örneklerini yaşıyoruz. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin iklim krizi kaynaklı doğa olayları nedeniyle yaşadıkları arz kayıplarını telafi çabaları, doğal gaz gibi enerji emtialarının fiyatlarını önemli ölçüde artırıyor. Enerji krizinin kısa vadede çözülemeyeceği, biraz önce ifade ettiğim gibi kış boyunca devam etmesi olası. Orta ve uzun vadede de insanlık için vazgeçilmez olan İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, ülkelerin fosil yakıt kaynaklarıyla enerji üretimini azaltma eğilimleri devam ediyor. Bu eğilime bağlı olarak yeşil dönüşüm tamamlanıncaya kadar enerji fiyatlarında artışların devam edeceği gerçeği de önümüzde duruyor.”

Türkiye’de kurulu enerji üretim gücünün yaklaşık dörtte birini oluşturan ve elektrik arz-talep gelişmelerinin yönetilmesinde önemli rol oynayan doğal gaz çevrim santrallerinin maliyetlerinin küresel eğilimlerden etkilendiğini belirten Bahçıvan, bu etkilerin özellikle sanayi sektörü üzerinde çok daha ağır sonuçlar doğurduğunu belirtti. Bahçıvan, Türkiye’de doğal gaz ithalat kontratlarının halen yoğunluklu olarak petrol fiyatlarına endeksli olmasının da fiyatlara yansıdığına dikkat çekti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın enerjide dışa bağımlılığımızı azaltma ve arz güvenliğindeki riskleri düşürme politikaları çerçevesinde enerji temininde ülke çeşitlendirmesine gittiğini anlatan Bahçıvan, Azerbaycan ile ortaklaşa yapılan TANAP projesi ile Azeri gazının ülkeye girişi artırdığını ifade etti. Ayrıca sıvılaştırılmış doğal gaz gibi alternatifler sayesinde Türkiye’nin türev piyasalardan gaz tedarikini artırmaya devam ettiğini dile getiren Bahçıvan, Türkiye’nin petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerini yoğunlaştırmasının bu kapsamda Karadeniz’de bulunan gaz rezervlerinin ve depolama altyapısına yapılan yatırımların Türkiye’nin enerji güvenliği açısından çok önemli olduğunu vurguladı.

Enerjide arz güvenliğine yönelik çalışmaların yanı sıra, artan enerji fiyatları karşısında sanayinin rekabet gücünü korumaya yönelik özel teşviklere de ihtiyaç duyulduğunu belirten Bahçıvan, “Avrupa Birliği, elektrik fiyatlarının artması sonrasında sanayisini korumak amacıyla özellikle ihracat yapan ve enerji yoğun sektörler için enerji fiyatlarının düşürülmesine yönelik teşvikler yayımlamıştır. Enerji krizinin ülkemiz sanayisine etkilerini önlemek adına benzer teşviklerin ülkemizde de hayata geçirilmesini önemli buluyoruz. Enerji maliyetlerini düşürmenin en etkin yollarından biri de enerjiyi verimli kullanmaktır. Hiç şüphesiz, enerji verimliliği; sürdürülebilir kalkınmanın ve rekabetçiliğin en temel unsurlarından birisi haline gelmiş durumda. Şunu özellikle ifade etmek isterim ki, aynı enerji miktarı ile daha fazla üretim yapabilirsek ve enerji verimliliğine ne kadar önem verirsek, geleceğimizi de o kadar güvence altına almış olacağız. Bu kapsamda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın “Türkiye’nin 2023 yılına kadar Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda belirtilenler takip edilirse, sera gazı salımında 66 milyon ton karbondioksit azalmasının, 2033 yılına kadar ise 30 milyar dolar tasarruf edilmesinin” hedeflendiğini belirtmesi hepimiz adına memnuniyet vericidir” dedi.

Observatoryfor Energy Hidrokarbon ve Enerji Güvenliği Direktörü Dr. Sohbet Karbuz
Observatory for Energy
Hidrokarbon ve Enerji Güvenliği
Direktörü Dr. Sohbet Karbuz

Panelde konuşan Mediterranean Observatoryfor Energy Hidrokarbon ve Enerji Güvenliği Direktörü Dr. Sohbet Karbuz kuzey yarım kürede çok soğuk ve sert bir kışın geçtiğini, ardından soğuk bir bahar ayının yaşandığını ve bundan sonra da normalin üzerinde sıcaklıkta bir yaz yaşandığını söyledi. Üç çeyrektir olağanüstü iklim şartları ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Karbuz, Avrupa’nın dolu olan doğal gaz stoklarının eridiğini anlattı. Doğal gaz ile birlikte petrol fiyatlarının da düşmüş olduğunu bu yüzden petrol aramanın da düştüğünü dile getiren Karbuz, fiziken doğal gaz ve petrolde arz sorunu yaşandığını anlattı.

Fiyatları belirleyen şeyin mevcut arz-talep ve beklenen arz-talep olduğuna işaret eden Karbuz, kışın çok soğuk geçmesinin beklendiğini bunun da panik içinde fiyatları artırdığını ifade etti. Tüm dünyanın deposunu doldurma ve kontratını sağlama alma derdinde olduğunu söyleyen Karbuz, doğal gazın sürdürülebilir enerji konusunda temiz bir kaynak olarak görüldüğünü ancak kömüre hatta petrole dönüş olduğunu ekledi. Önümüzdeki dönemde sanayicilerin ve tüketicilerin enerji fiyatlarını yüksek alacağını vurgulayan Karbuz, daha az gaz kullanmaya zorlanacaklarını anlattı.

GazDay Danışmanlık Genel Müdürü Mehmet Doğan
GazDay Danışmanlık Genel
Müdürü Mehmet Doğan

GazDay Danışmanlık Genel Müdürü Mehmet Doğan ise fiyatların çok şişik olduğunu ve bir anda da inebileceğini söyledi. AB’nin planlamasını yapamamasının bu krizin baş nedeni olduğunu belirten Doğan, arz ve talep makası açıldığı için bu duruma gelindiğini anlattı. Kuzey Akım 2 hattının açılması ile fiyatların azalacağını aktaran Doğan, bunun ne zaman olacağının belli olmadığını bunun da spekülasyon yolunu açtığını ifade etti. Türkiye’de doğal gaz fiyatının son yıllara kadar konutta daha yüksek olduğunu hatırlatan Doğan, şimdilerde ise konutlarda oldukça ucuz olduğunu, bunun da devlete sübvansiyon maliyeti yarattığını ekledi.

Enerji krizinin bu yıl Türkiye’ye 10 milyar dolarlık ek fatura çıkarabileceğinin bilgisini veren Doğan, bu paranın bir yatırım olmadığını ve doğrudan zarar olacağını vurguladı. Kış aylarında fiyatlar biraz artında depoları elden çıkaran Avrupalı ülkeler ve trader’ların bugünkü krizi hızlandırdığını aktardı. Türkiye’de su sıkıntısı da çekildiğini aktaran Doğan, hidroelektrik santrallerinden de verim alınamadığını ve doğal gaz ile üretime dayanmanın bazı sorunlar yarattığını ekledi.

Konuşmaların ardından izleyicilerden gelen sorular konuşmacılar tarafından yanıtlandı.