İSO Sürdürülebilirlik Günleri’nde Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Şirket Kültürü Eğitimi Yapıldı

  • Diğer Haberler
sürdürülebilir-haber-02

İstanbul Sanayi Odası (İSO), sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında "İSO Sürdürülebilirlik Günleri" eğitim serisine devam ediyor. 3 Aralık 2020 tarihinde yapılan “Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Şirket Kültürü” web eğitimine S360 Stratejik Sürdürülebilirlik, Öğrenme ve Liderlik Uygulayıcısı Eren Öztürk konuşmacı olarak katıldı.

Sürdürülebilirlik kavramının yüzlerce farklı kapsama girebildiğini ve sürdürülebilirliğin her alanı ilgilendiren bir sözcük olduğunu vurgulayan Eren Öztürk, bu kavrama belli otoritelerce çevresel, toplumsal ve ekonomik taraftan bakılması gerektiğinin söylendiğini ancak bunun yeterli olmadığını ve farklı bir bakış açılarından da bakmak gerektiği kaydetti.

Endüstri Devrimi sonrasında dünyanın atmosferinde ortalama sıcaklığın arttığına ve özellikle de bu artışın 50’lerden sonra hızlandığına dikkat çeken Eren Öztürk, Kuzey Kutup dairesinde ciddi orada sistemin farklılaşmasının negatif sonuçlarını yaşadığımızı ifade etti. Öztürk, “Tarihi evrelere baktığımızda bilim insanlarınca iklim değişikliğinin doğal olduğu söylenir. Ancak yine bilim insanları iklim değişikliğinin bu kadar hızlı gerçekleşmemesi gerektiğine dair önemli ifadeleri bulunmaktadır” dedi. Gıda atıkları ve gıda kaybı konusunda da değinen Öztürk, “Dünyada üretilen gıdanın yüzde 30’u ya atık ya da kayıp durumda. Aslında bunu kaybetmezsek dünyadaki açıktan da bahsetmeyiz. 2017’de dünyanın en zengin 43 kişisi dünyanın geri kalanına eşitti. Bu oran 2018’de 17 kişiye düştü. Aslında gittikçe daha adil olmayan bir sistemde yaşamımızı sürdürdüğümüzü söyleyebiliriz. Ürettiğimiz sistem bizim de pay sahibi olduğumuz üzere kötü sonuçlar doğurmaktadır” şeklinde konuştu.

BP’nin 2010 yılındaki petrol sızıntısı olayını hatırlatan Öztürk, çevresel krizin yarattığı marka itibarındaki hasar şirketin ekonomik değerinin de yarı yarıya düşmesine sebep olduğunu ve sonra da şirketin eski günlerine dönemediğini belirtti. Öztürk ayrıca daha güncel bir örnek olarak Volkswagen’in çevre skandalını anımsattı ve firmanın 15 yıl sonra ilk kez zarar ettiğini aktardı. Öztürk bu örneklerin markaların finansalları üzerinde çevresel ve toplumsal unsurların nasıl etkili olduğunu gösterdiğini sözlerine ekledi. Günümüzde sürdürülebilirlik gündemini çevrecilerden ziyade yatırımcıların belirlemeye başladığını belirten Öztürk, artık şirketlerin toplumsal ve çevresel faydayı gözetmelerinin çok önemli olduğunu kaydetti. Öte yandan sürdürülebilirliğin inovasyonla ve onarma ilgili de olduğunun ifade eden Öztürk, yenileyicilik kavramının önemine değindi. Öztürk sözlerine şöyle devam etti:

“Sürdürülebilirlik stratejisinin şirket kültürüne yansıması konusunda çok ciddi boşluklar var. Stratejiyi bir planlama aracı olarak gördükçe iş çok çözülmeyecek. Semptomlar buz dağının sadece görünen yüzünde. Görülmeyen yüzünde çok fazla şeyler var. Dolayısıyla kültür meselesine yaklaşmak için aslında buzdağının altına bakmamız lazım. Şirketler sürdürülebilirlik için stratejik anlamda çalışabilirler. Ancak bunun kültürel anlamda yansıması çok kolay olmayabilir. Sürdürülebilirliğin insanlar tarafından içselleştirilmesi gerekiyor. İnsanlar bu konuda dertlenmezse ilerlemeler belli bir yerde kalıyor ama bunu kültüre konumlarsak o zaman iş belli bir yere gidiyor.”