İSO Meclisi’ne Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Tancan Konuk Oldu

  • Meclis Konuşması
meclis-subat2022-02

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) şubat ayı Meclis toplantısı, 23 Şubat 2022 tarihinde video konferans yöntemiyle yapıldı. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın başkanlığında yapılan İSO Meclisi’nin ana gündem maddesi “Sanayide Üretimin Devamlılığı, Verimliliği ve Maliyetler Açısından Enerji Kaynaklı Sorunlarımıza Çözüm Arayışı” oldu. Meclis toplantısına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan konuk oldu.

İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Meclis toplantısında yaptığı konuşmada üretimin can damarı, olmazsa olmazı olan enerjide artan maliyetlere dikkat çekerek “Bugün enflasyon yüküyle boğuşan, maliyetleri sürekli yükselen sanayicimizin işletme sermayesine katkı sağlamak açısından, elektrik ve doğal gaz ödemelerinde vadeli ödeme imkanı getirilmesi ciddi bir destek olacak. Yaşadığımız doğal gaz kısıntısını önlemek amacıyla, depolama yatırımlarımızı artırırken, bir alternatif olan LNG teminine yönelik imkanlarımızı da geliştirmeli, terminal sayısını artırmalıyız” diye konuştu.


İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

Bahçıvan, Meclis konuşmasında şunları söyledi: “Her geçen gün daha da artan enerji maliyetlerinin hafiflemesine destek olmak amacıyla sanayinin kullandığı doğal gaz ve elektrik faturalarında, sürekli olmasa da dönemsel olarak KDV indirimine gidilmesi, işletmelerin rekabet gücüne katkıda bulunacak. Bunu yaparken sanayicinin kendi enerjisini üretebilmesi için de her türlü desteğin verilmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum.”

Şubat ayı Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:


İSO Meclis Başkanı
Zeynep Bodur Okyay

“Global ölçekte yaşanan enerji krizinden en çok etkilenen ülkelerden biriyiz. Bunun enerjide yüksek oranlı dışa bağımlılık, talebin yüksek olmasına karşın yerli üretim arzının yetersizliği, yenilenebilir enerji kaynaklarına yeterli yatırım yapılmaması gibi pek çok sebebi var. Dünya jeopolitiğindeki son gelişmeler doğrultusunda, küresel enerji piyasası açısından önümüzdeki günlerin de pek parlak olduğunu maalesef söyleyemiyoruz. Enerji, sanayicinin en baş gider kalemlerinden biridir. Üretim maliyet kalemleri arasında enerjinin çok yüksek bir oranı oluşturduğu demir-çelik, alüminyum, cam, çimento ve seramik gibi sektörler başta olmak üzere enerji sanayimiz açısından kritik bir gösterge olarak öne çıkıyor. Biz üretmek, ürünlerimizi dünya pazarlarına satmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışırken, enerji fiyatlarında sürekli şekilde katlanarak artan fiyatlar bizleri çok zor durumda bırakıyor. Kar marjlarımızın düşmesi, elektrik maliyetlerinin artması nedeniyle üretim ciddi oranda etkilenirken, pek çok sanayici yatırımlarını ötelemek zorunda kalıyor. Hemen hemen 10 yılda küresel çapta büyük bir enerji krizi yaşanıyor. Bunun önüne geçmenin temel yolunun, kapsamlı bir dönüşüm olduğuna inanıyorum. Avrupa Yeşil Mutabakatı tüm dünyayı ve tabii Türkiye’yi de bu dönüşüme zorluyor. Türkiye’nin bundan sonra dünyaya hâkim olan yeni iklim değişikliği ve temiz enerji ruhuna, yeni kalkınma modeline, yeni finansman ve teknoloji akımlarına dâhil olması büyük önem taşıyor.”

Okyay, ardından sözü, gündeme ilişkin konuşmasını yapmak üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’a bıraktı. Meclis toplantısının açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, üretimin can damarı, olmazsa olmazı olan ve aynı zamanda sanayinin en önemli ve yüksek maliyetli girdisini oluşturan enerji konusunda atılacak olan her adımın sanayicileri yakından ilgilendirdiğine dikkat çekti. Atılan her adımda üretici ve sanayicinin öncelikli olarak düşünülmesi gerektiğini belirten Bahçıvan, sanayicilerin, küresel rekabette elini güçlendirecek düşük maliyetli ve gece-gündüz kesintisiz elde edeceği enerjinin her zaman temin edilmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşmasını imzalayan ve 2053 Karbon Nötr taahhüdü vermiş bir ülke olarak özellikle güneş ve rüzgara dayalı yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmak zorunda olduğuna işaret eden Bahçıvan, kurak bir mevsimde hidroliğin gücünün azalması, doğal gazda yaşanan arz sıkıntısı ile bu gerçeğin bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. Bahçıvan, duruma sanayici cephesinden bakıldığında da elektrik tüketiminde yüzde 40 gibi ciddi paya sahip sanayinin daha çevreci, karbon salımı daha az olan ve en önemlisi kendi elektriğini kendi üreten bir yapıya dönüşmesi gerektiğinin altını çizdi. 

Sanayinin aynı zamanda enerji yatırımcısı olmasının önünü açan ve aylık mahsuplaşma yönetmeliğini de içeren 2019 tarihli mevzuatın; çatılarda güneş enerjisi santralleri (GES) kurulmasına yönelik ilgiyi arttırdığına değinen Bahçıvan, “Teşvik mekanizmalarına bakıldığında ise GES yatırımı “genel teşvik” kapsamında değerlendirilmekteydi. 16 Şubat tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan teşviklerle; rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarında KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti gibi mevcut desteklerin kapsamı genişletildi. Güneş ve rüzgar enerjisinden elektrik üreten lisanssız faaliyetler kapsamındaki yatırımların dördüncü bölge desteklerinden yararlanmasının önü açıldı. Bu destekler sanayicimiz açıdan son derece olumlu bir gelişmedir. Bununla birlikte, yenilenebilir enerjiye yönelik her türlü yatırımın desteklenmesi gerektiğinden hareketle, kısıtlayıcı olduğunu düşündüğümüz 240 kiloWatt üstü kapasite limit değerinin kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca, yeni teşviklerin hali hazırda bu alanda ‘yatırım teşvik belgesi’ sahibi sanayicilerimiz için de uygulanması gerekiyor. Özellikle çatı üstü GES yatırımlarında yaşanan en önemli sorunlardan biri de süreçlerin çok uzun olmasıdır. Kurulum sırasındaki izin sürecinin bir yıl, kurulum sonrası bağlantı için denetim ve anlaşma sürecinin ise 5-6 ay olması, yatırımın geri dönüş süresini uzatmakta, faydasını azaltmakta ve motivasyonu düşürmekte. Bu sürelerinin kısaltılmasına yönelik dinamik bir bürokrasi yaklaşımıyla acil bir düzenleme gerekiyor” diye konuştu.

Bir diğer önemli konunun enerjinin verimli kullanılması olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, “Enerji verimliliği ile sağlanan tasarruf, aslında enerji maliyetlerini düşürme noktasında önemli bir kaynak, güçlü bir potansiyeldir. Enerji verimliliğine verilen teşvikler bu alandaki bilincin artması noktasında itici güç niteliği taşıyor. Ancak, enerji verimliliği yatırımları sermaye gerektiriyor. Türkiye’de uygulanmakta olan teşvikler belli bir düzeyde sanayicimize destek sağladı. Ancak bu desteklerin sanayimiz için cazip hale getirilmesine yönelik farklı ve güçlü teşvik türleriyle desteklenmesinin önemli olduğuna inanıyoruz. Enerji verimliliği ile ilgili sanayicimizin daha bilinçli hale gelmesi noktasında eğitimin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda verilecek eğitim en az teşvikler kadar etkili ve değerli olacak. İSO olarak böyle bir konuda her türlü iş birliğine hazırız” şeklinde konuştu.

Bahçıvan konuşmasında, her geçen gün daha da artan enerji maliyetlerinin hafiflemesine destek olmak amacıyla sanayinin kullandığı doğal gaz ve elektrik faturalarında, sürekli olmasa da dönemsel olarak KDV indirimine gidilmesinin, işletmelerin rekabet gücüne katkıda bulunacağını da belirtti. Bahçıvan “Bunu yaparken sanayicinin kendi enerjisini üretebilmesi için de her türlü desteğin verilmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum” dedi.

Yine sanayicilerin en ciddi sıkıntılarından birinin giderek eriyen işletme sermayesi olduğunu hatırlatan Bahçıvan, şunları söyledi:

“Bugün enflasyon yüküyle boğuşan, maliyetleri sürekli yükselen sanayicimizin işletme sermayesine katkı sağlamak açısından, elektrik ve doğal gaz ödemelerinde vadeli ödeme imkanı getirilmesi ciddi bir destek olacak. Yaşadığımız doğal gaz kısıntısını önlemek amacıyla, depolama yatırımlarımızı artırırken, bir alternatif olan LNG teminine yönelik imkanlarımızı da geliştirmeli, terminal sayısını artırmalıyız.”


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan
Yardımcısı Abdullah Tancan

Bahçıvan’ın ardından konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, en önemli önceliklerinin arz güvenliği olduğunu söyledi. Gerek doğal gaz gerekse elektrikte tüm talep sahiplerinin taleplerini güvenli şekilde karşılayacak mekanizmaları oluşturmaya büyük önem verdiklerini belirten Tancan, öngörülebilir bir piyasa oluşumunu hedeflediklerini anlattı. Maliyetlerin gerek doğal gaz gerekse elektrikte mümkün olan en düşük seviyede oluşabilmesi için atılması gereken adımları attıklarını ifade eden Tancan, piyasanın mali açıdan güçlü olmasını dilediklerini aktardı. Tancan, mali açıdan sürdürülemez hale gelen piyasa oyuncularının arz güvenliğine ve öngörülebilirliğine olumsuz etkileri olacağını belirtti.

Arz güvenliği kapsamında kaynaklarını çeşitlendirdiklerini hatırlatan Tancan, kaynak sepetini geniş tutarak, kaynak ülke sayısını daha alternatifli hale getirerek arz güvenliğini sağlama almış olacaklarını anlattı. Doğal gazdan da kömürden de elektrik ürettiklerine işaret eden Tancan, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle gibi çeşitleri de ekleyerek kaynak sepetlerini çeşitlendirdiklerini söyledi. Tancan, nükleer enerjiyi de buna ekleyerek arz güvenliğine daha da katkı sağlamış olacaklarını ekledi.

2021 yılında son 20-30 yılın en kurak dönemlerinden birini yaşadıklarını hatırlatan Tancan, hidroelektrik santrallerindeki su oranlarının düşerek üretim miktarının düştüğünü ifade etti. Aradaki farkın doğal gaz kaynaklarındaki üretimi artırmak suretiyle karşılanabildiğinin bilgisini veren Tancan, yılın son çeyreğinde daha önce görülmemiş şekilde kömürde 5 kat, doğal gazda 10 kat fiyat artışı olduğunu dile getirdi. Tancan, bunun enerji üretim maliyetlerine yansıyarak enerji piyasasındaki fiyatları artırdığını vurguladı.

Enerji fiyatlarının artmış olmasına rağmen bu rakamların desteklenmekte olduğunun altını çizen Tancan, sanayi ve elektrik üretim santrallerine sağlanan elektrik fiyatının da devlet tarafından desteklendiğini açıkladı. Geçmişte arıza sayısı ve süresi ile enerji kalitesi yönünde talepler olduğunu aktaran Tancan, bu konuda iyileşmeler olduğunu sanayicilerin de teyit ettiğini anlattı. EPDK’nın her yıl dağıtım şirketlerine arıza sayı ve süresi ile ilgili hedefler verdiğini belirten Tancan, bu konuda ceza ve teşvik mekanizması ile kaliteyi artırdıklarını belirtti.

Dünyadaki arz sıkıntısının giderilmesi için sanayicilere yönelik kendi tüketimlerin karşılamaları için lisanssız santrallere hız verdiklerini söyleyen Tancan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın da bu santrallere yönelik ayrıca teşvik verilmesi yönünde bir kararı olduğunu dile getirdi.

Tancan’ın sözlerinin ardından İSO Meslek Komitesi Üyeleri, kendi sektörleri hakkında söz alarak enerji konusunda sorunlarını ve çözüm önerilerini sundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Meslek Komitesi Üyelerinin sorularını tek tek yanıtladı.