İSO Ocak Ayı Olağan Meclis Toplantısına, TBB Başkanı Alpaslan Çakar Konuk Oldu

  • Meclis Konuşması
meclis-ocak2023-02

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) ocak ayı olağan Meclis toplantısı, “Katma Değerli Üretim, Teknoloji Yoğun Sanayi ve Güçlü Bir Ekonomik Gelecek için Nitelikli, Sürdürülebilir, Ulaşılabilir Finansmanın Önemine Odaklanmak” ana gündemi ile İSO genel merkezi Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlığında, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasıyla başlayan toplantıya Türkiye Bankalar Birliği (TBB)Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar konuk olarak katılarak sanayicilere bankacılık ve finans sektörü ile ilgili bir sunum yaptı.

Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, Halk Bankası Genel Müdürü Osman Arslan, Eximbank Genel Müdürü Ali Güney ve Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü İbrahim Halil Öztop’un da katıldığı İSO ocak ayı olağan meclis toplantısı İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ve basın mensuplarının yoğun ilgisiyle yapıldı.


İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, meclis gündemine ilişkin yaptığı konuşmasında “Dünyada taşların yerinden oynadığı 2022 yılında üzerine düşeni fazlasıyla yerine getiren sanayi sektörü, finansmana erişimde hala yeterli desteği bulamadı. Son dönem tedbirleri öngörülemezliğe yol açtı ve taraflar için yorucu hal aldı. Reel sektörü adeta yıldırma noktasına getiren kredi prosedürleri bitmek bilmiyor ve kredinin aktif hale gelmesi de bir türlü gerçekleşemiyor” dedi.

İSO Meclis toplantısı Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından açıldı. Yılmaz, ocak ayı olağan Meclis toplantısının ana gündem başlığına yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:


İSO Meclis Başkanı
Ender Yılmaz

“İş dünyasının her dönem yakından takip ettiği konuların başında parasal daralma ve genişleme konuları gelmektedir. Banka kredi teminatları, ödemeler, regülasyonlar ve ekonomi yönetiminin haer hafta almış olduğu uygulamalar, bu takibi zorunlu hale getirdi. Dünyada yaşanan olumsuzluklar sonucu ekonomik dengesizlik, bankacılık faaliyetlerini öne çıkardı. Başta Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere pandemi sonrasında para genişleme politikasından sonra sıkılaşma politikalarına devam ederek, politika faizlerinde artış sürüyor.

Pandemi ve ardından yaşanan Rusya-Ukrayna savaşı gibi küresel etkenler ekonomide durağan bir dönem yaşanmasına sebep oldu. Yaşanan gelişmeler neticesinde üretim maliyetlerinin artışı, ihracat pazarlarındaki daralma Türkiye ekonomisini olumuz etkiledi. Yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye sanayisinin üretim gücü sayesinde, Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girdiğimiz bu yılda, ortaklaşa hareket ederek hedeflenen tüm hedeflere ulaşmak en büyük gayemiz olacaktır.”

İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz gündeme dair konuşmasının ardından açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. İSO Başkanı Bahçıvan, ülke ihracatının 250 milyar doları aşmasında ana rol üstlenen, makine ve teçhizat yatırımlarının milli gelirdeki payı yüzde 15’lere çıkan ve çalışan istihdamını artıran sanayi sektörünün tüm dünyada taşların yerinden oynadığı 2022 yılında üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiğini, buna karşılık finansmana erişim noktasında hala yeterli desteği bulmakta zorlandığına dikkat çekti. Finansmana erişim sorununu, kısa ve uzun vadede atılması gereken adımlar eşliğinde değerlendiren Bahçıvan, İSO olarak Türkiye Ekonomi Modeli ve liralaşma stratejisi çerçevesinde kredilerin amacına uygun kullandırılması ilkesini desteklediklerini belirtti. Bahçıvan sözlerine şöyle devam etti:

 “Finans kesimi ile reel sektörün birbirleriyle sağlıklı bir eşgüdüm içinde çalışması çok önemli. Fakat, son dönemde devreye alınan birçok tedbir öngörülemezliğe yol açtı ve hem reel sektör hem de bankacılık sektörü açısından yorucu bir hal aldı. Bugün kredi prosedürleri, reel sektörü adeta yıldırma noktasına getiriyor. Uygulanmakta olan prosedürler bitmek bilmezken, kredinin aktif hale gelmesi de bir türlü gerçekleşemiyor. Sanayicimizin artan maliyetleri, işletme sermayesi ihtiyacı ve yatırım arzusu nedeniyle kredi talebi büyürken; bazı bankaların kredilerde daha tutucu davrandığını da gözlemliyoruz. Nitekim bankacılık sektöründe kredi/mevduat oranı, 2018 ortalarında yüzde 120’lere kadar çıkmışken 2019’dan itibaren -pandemi dönemi hariç- düşüş trendi göstererek günümüzde yüzde 85’lere kadar geriledi. Yine özel sektör kredilerinin GSYH’ya oranına baktığımızda; 2018’de yüzde 79’a kadar yükselen bu oran 2022 ortasında yüzde 67’ye kadar geriledi. Söz konusu oranın gelişmekte olan ülkelerde yüzde 110 olduğunu düşünürsek Türkiye bu alanda oldukça geride.”

Bankacılıkta komisyon adı altında uygulanmakta olan endirekt faizlere de dikkat çeken Bahçıvan, “Tabela faizlerinin komisyon adı altındaki uygulamalarla artırılması reel kesimde ciddi rahatsızlık yaratmaktadır. Bunun yanı sıra, liralaşma ve kredilerin amacına uygun kullandırımı ilkesi kapsamında, gerçekten döviz ihtiyacı olan ve kredibilitesi yüksek firmalarımızın mağdur edilmemesi, deyim yerindeyse kurunun yanında yaşın da yanmaması gerekiyor” dedi. Finansmana erişim sorununun aynı zamanda uzun vadeli bakışla ele alınmasını ve yapısal sorunların çözümünün de yapısal nitelikte olması gerektiğini ifade eden Bahçıvan şunları söyledi:

“Ekonomimizin kredi yaratma potansiyelini doğrudan etkileyen cari açık, dış finansman ihtiyacı ve düşük iç tasarruf oranları en temel yapısal sorunlarımızın başında geliyor. Dış finansmanın nispeten daha sağlıklı, sürdürülebilir kalemleri arasında yer alan uzun vadeli borçlanmada iştahı düşük olan bankacılık sistemimiz, uzun süredir net borç ödeyici pozisyonda. Sistemin kredi yaratma potansiyelini de düşüren bu durum, başta liranın seyri olmak üzere geleceğe dönük belirsizliklerle ve dolayısıyla yüksek risk primi ve yüksek borçlanma maliyetleri ile yakından alakalı. Tüm bunlar bizlere makroekonomik istikrarın, enflasyonu kalıcı şekilde yenerek liraya dönük güveni artırmanın ve ekonomi politikalarında öngörülebilirliğin yaşamsal önemini gösteriyor. Birçok olumlu etkisinin yanı sıra, şirketlerimizin sermaye yapısını güçlendirici etkisi de bulunan doğrudan yabancı yatırımlarda uzun zamandır iç açıcı bir durumda değiliz. Bu nedenle yatırım iklimini iyileştirmenin bir diğer önemli yapısal ihtiyaç olarak önümüzde durduğu da aşikar”

“Kısa vadede krediye erişim sorununun çözülmesi ne kadar acil bir ihtiyaç ise uzun vadede ekonomimizin krediye bağımlılığı da o denli önemli bir yapısal sorun” diyen Bahçıvan, çözüm önerisi getirerek konuşmasında şu sözlere yer verdi:

“Türkiye ekonomisi kredi arzının arttığı koşullarda hızlanan, kredi akışı yavaşladığında duran bir yapıdan çıkmalıdır. Bu bağlamda, şirketlerimizin sermaye yapısını ölçek ekonomisi kanalıyla güçlendirmek açısından birleşme ve satın almaları özendirici politikaların önemli olduğuna inanıyoruz. Benzer şekilde, finansmanda araç çeşitliliğini artırmak ve sanayimizin bankacılık sistemine bağımlılığı azaltmak günümüzde çok temel bir ihtiyaç. Bunun için sermaye piyasalarından daha fazla yararlanmayı sağlayacak, finansal derinliği güçlendirecek adımların da kritik olduğu görüşündeyiz. İSO 1000 çalışmamızda halka açık kuruluşlar sayısının 100’ün altında kalması da bu alanda kat etmemiz gereken mesafeyi ortaya koyuyor.”

Konuşmasında sanayi sektörünün sigortacılık kaynaklı güncel bir sorununa da değinen Bahçıvan, “Bazı sigorta şirketleri, daha önce aynı koşullarda sigortaladıkları sanayi tesislerini şimdi sigortalamak istemedikleri gibi, sigorta poliçe ücretlerini de potansiyel riskleri abartarak ve suistimal ederek astronomik sevilere çekmiş durumdalar. Hazine ve Maliye Bakanlığının sorunun çözümüne yönelik gerekli adımları atması üretim hayatımız açısından son derece önemli” dedi.


TBB Yönetim Kurulu Başkanı
Alpaslan Çakar

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar da İSO ocak ayı olağan Meclis toplantısında ilgiyle dinlenen konuşmasında, Türkiye’de sanayinin amiral gemisi olan İSO’da bulunmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Geride bıraktığımız 2021 ve 2022 yıllarını ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğinin altını çizen Çakar, 2021 yılında yaşanan pandemi sürecinin, tüm dünyada yatırım ve ekonomi hayatının durduğunu belirtti. Pandeminin koşullarından etkilenmemek adına gevşek para politikaları ve tedarik zincirinin aksaması sonucunda arz-talep dengesindeki bozulma, tüm dünyanın unutmuş olduğu enflasyon sorununu tekrar hatırlamasına neden olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin yaşanan bu olumsuzluklara rağmen yakalamış olduğu yüzde 11.4’lük büyüme ile tüm dünyaya göre pozitif ayrıştığını belirten Çakar, geniş para politikası sonucunda talep merkezli bir enflasyonun yaşandığını ve bunun 2021 yılının ana hikayesi olduğunu söyledi.

2022 yılında Türkiye’nin kuzeyinde patlak veren Rusya-Ukrayna savaşının, yaşanan pandemi sonrasında bir nebze rahatlayan ekonomik havanın tamamen yok olmasına sebebiyet verdiğini belirten Çakar, iki ülkenin hem çok büyük tahıl, ham madde ve enerji tedarikçisi olması sebebiyle emtia ve gıda fiyatlarını etkilediğinin altını çizdi. Yaşanan zincirleme tepkimeyi maliyet enflasyonu olarak tanımlayan Çakar, tüm dünya merkez bankalarının çözüm üretme noktasında uygulamış oldukları yüksek faiz politikalarının enflasyonu tüm dünyada bir gerçeklik olarak hayatın merkezine konumlandığına dikkat çekti. Çakar, 2022 yılında yaşanan negatif gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisinin yüzde 5 büyümesi ile istihdamını artırdığını, makine yatırımlarının artığını, net dış talebin büyümeye devam ettiğini, turizm gelirlerinde hızlı toparlanmamın devam ettiğini, borçluluk oranının düşerek Türk Lirası’na talebin artığını söyledi.

Enerji arzı sorunu nedeniyle, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa’nın 2023 yılında ciddi belirsizliklerle başlamasına rağmen iklim koşullarının ılıman geçmesi sebebiyle beklenen resesyonun pozitife seyrettiğini belirten Çakar, resesyon beklentilerinin Amerika Birleşik Devletleri’ne doğru kaydığına dikkat çekti. 2023 yılında da savaşın devam etmesinin beklendiğini belirten Çakar, dünyanın en temel parametresinin yine enflasyon olacağını söyledi. Tüm dünyada uygulanan yüksek para faizi politikasında bir nebze azalma beklendiğine de dikkat çeken Çakar, dünyada ve Türkiye’de enflasyonun giderek azalmasının öngördüklerine vurgu yaptı.

Açılış konuşmalarının ardından İSO ocak ayı olağan meclis toplantısı, İSO Meclis üyelerinin söz alarak ana gündem konusuna ilişkin değerlendirmeleri ve bu bağlamda sanayinin bugün içinde bulunduğu süreç hakkındaki düşüncelerini aktarmalarıyla devam etti. TBB Başkanı Çakar’a gündem maddesine ilişkin sorular da soran meclis üyelerinin soruları, Çakar tarafından yanıtlandı.