TCMB Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun Konuk Olduğu Temmuz Ayı İSO Meclis Toplantısı Yapıldı

  • Meclis Konuşması
meclis-temmuz2022-01

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin temmuz ayı olağan toplantısı, “Reel Kesimi Destekleyen Nitelikli Finansman Politikalarının Üretim ve İhracat Açısından Önemi’’ ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın başkanlığında düzenlenen temmuz ayı meclis toplantısına katılan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Meclis gündemine ilişkin yaptığı konuşmada , küresel ekonomik iklimin Türkiye ekonomisinin aleyhine dönmekte olduğuna, ihracatçı sanayi sektörünün ve ekonominin bu durumdan asgari düzeyde olumsuz etkilenmesi için bugünden itibaren önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çeken İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan “İhracat pazarları bozulurken sanayici finansman desteğinden mahrum bırakılmamalı” diye konuştu.

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu da sanayicilere yönelik konuşmasında Türkiye ekonomisinin pandemi döneminde diğer ülkelere kıyasla olukça başarılı ve güçlü performans sergilediğine söyleyerek, “Bu çerçevede, ekonomimiz 2021 yılında yüzde 11 oranında büyüyerek diğer ülkelere kıyasla oldukça güçlü bir büyüme performansı sergilemiştir” şeklinde konuştu.


İSO Meclis Başkanı
Zeynep Bodur Okyay

Meclis toplantısı İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay tarafından açıldı. Okyay toplantıda gündeme ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Son dönemde öne çıkan KOBİ tercihi ve telkini karşısında kurumsal şirketlerin krediye erişiminin zorlaşmaması da gerekir. Reel sektörün, ülkemizin kendine özgü koşulları uyarınca tasarlanacak kredi, likidite ve sermayeye ilişkin politika kombinasyonları ile desteklenmesi, orta-uzun vadeli ekonomik büyüme ve verimliliğin sürdürülebilirliği açısından bizce zaruri. Firmaların kredi garantileri ve krediler yoluyla desteklenmesi, Türkiye reel sektörü için ciddiyetini koruyan düşük öz sermaye yatırımları ve borç çevrimi problemleri gibi sıkıntıların önüne geçecek acil destek sağlanmalıdır. Bu dengenin sağlanmasında uygulamanın en üretken ve öncelikli sektörlere yönelik hedefli, seçici ve uzun vadeli etkileri gözeten bir program ile yürütülmesi önem taşıyor. Sağlanacak desteklerin planlanmasında mevcut tedarik zinciri boşlukları, uluslararası rekabet ortamı, ölçek ekonomisi, gelişme/sıçrama potansiyeli ve yeşil/dijital dönüşüm yatırımları gibi çeşitli kriterlere tabi olarak uygulanması etkiyi artıracaktır”.


İSO Başkanı Erdal Bahçıvan

İSO Meclis Başkanı Zeynep Bodur Okyay, daha sonra İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ı meclis konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet etti. Bahçıvan açılış konuşmasında, Türk sanayi ve ihracatçısının karşı karşıya kaldığı bir dizi sorunu da paylaştı. Tüketici fiyatlarında gelinen seviyelerin iç talebin seyrine ve fiyatlamalara dönük belirsizlik yaratmasına, yurtdışı üretici fiyatların rekabet koşullarını olumsuz etkilemesine ve atılan olumlu adımlara rağmen liranın seyrine dönük devam eden belirsizliklere değinen Bahçıvan, ancak tüm bunların arasında Türk sanayicisi ve ihracatçısını en çok zorlayan sıkıntının nitelikli finansmana erişimde yaşandığını dile getirdi.

Bu noktada Eximbank reeskont kredilerine erişilmesinin önemine geniş yer ayıran Bahçıvan, şunları söyledi:

“Bankalarda TL cinsi ticari kredi faizleri yüzde 40 bandını aşmıştır, risk primimizin ne yazık ki 900 gibi tarihi seviyelere dayanması neticesinde ise yurtdışından borçlanma olanakları en aza inmiştir. Bankalar ve şirketler yurtdışından borçlanmalarda zorlanmakta ve iki haneli döviz cinsi faizler ile karşılaşmaktadır. Bu anlamda Eximbank kaynaklı reeskont kredilerinin Türk ihracatçıları açısından ne denli yaşamsal bir kaynak olduğu çok açık görülmektedir. Finansman kaynaklarına erişimde ciddi sıkıntıların yaşandığı son yıllarda Eximbank, ihracatçı sanayicilerimizin en güçlü finansal iş ortağı ve tedarik kaynağı konumuna gelmiştir. İhracatımızın 250 milyar dolar seviyesine ulaşmasında şüphesiz Eximbank’ın uygulamış olduğu dinamik ve yeni nesil projelerin çok büyük katkısı olmuştur. Dolayısıyla haziran ayı itibarıyla reeskont kredisi kullanmak için döviz gelirinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na, yüzde 30’unu bankalara satma zorunluluğu getirilmesi ve izleyen bir aylık dönemde döviz almama taahhüdünün şart koşulması şeklindeki adımlar ihracatçılarımızı gerek kaliteli finansmana erişimi zorlaştırması gerekse de kur zararı yaratması ve yine gerekse de ciddi anlamda operasyon yükü getirmesi nedeniyle oldukça olumsuz yönde etkilemiştir. Unutulmamalıdır ki sanayimiz, üretim ve ihracatı için gerekli hammadde ve ara malını ithal etmek ve gerekli yatırımları hayata geçirmek için dövize ihtiyaç duymaktadır. İhracattan elde edilen gelirin çok büyük bölümünün bu alanlar için harcandığını, sanayimizin hiçbir zaman dövizden gelir elde etmeyi amaçlamadığını, ancak üretim ve ihracatını sürdürebilmesi bu döviz gelirinin hayati önem taşıdığını özellikle vurgulamak istiyorum. Son dönemde Eximbank'ın kredi musluklarını büyük oranda kısması da firmalarımızı son derece olumsuz etkilemektedir. Bu anlamda az önce de ifade ettiğim gibi, alternatif piyasalarda zaten fazlasıyla kaynak sıkıntısı çeken ihracatçımız açısından Eximbank kaynaklarına ulaşamamak, telafi edilemeyecek boyutta sorunları giderek artırmaktadır.”

Haziran ayı sonunda BDDK'nın şirketlerin TL cinsi kredi kullanımına döviz varlığı sınırı getiren adımının kredilere ulaşımı daha da zorlaştırdığına ve bazen dakikaların dahi önemli olduğu günümüz dünyasında süreleri uzattığına tanık olduklarının altını çizen Bahçıvan “Bu tablonun önümüzdeki birkaç hafta içerisinde aynı bakış açısıyla devam etmesi durumunda sürecin çok daha ağırlaşacağını üzülerek belirtmek durumundayız. Yine İSO 500 ve İSO İkinci 500 sonuçları göstermektedir ki; işletme faaliyetleri giderek daha fazla borçlanma ağırlıklı olarak finanse edilirken borcun vade yapısında da gözle görülür bir kısalma söz konusu. Bunların yanı sıra 2021’de sanayicilerin bankalara olan borçlarından; çok daha büyük bir hızla başka firmalara olan borçlarının artması da yeni bir durum olarak dikkat çekiyor. Finansman koşullarının sıkılaştığı ve kredi imkanlarının daraldığı bugünlerde, sanayicilerimizin içinde bulunduğu bu durum, yakın zamanda yapmış olduğum açıklamamda da vurguladığım gibi zincirleme reaksiyon halinde gelişebilecek ödemeler risklerine işaret etmesi bakımından endişe yaratıyor. Ayrıca sürecin bu şekilde devam etmesi halinde başta yakın gelecekteki ihracat rakamları ve üretim rakamları olmak üzere, ekonomimizi olumsuz etkileyecek birtakım gelişmelerin arifesinde olduğumuzu da üzülerek belirtmek istiyorum” dedi.

Bu sorunlardan yola çıkarak sanayiciler olarak genel beklentilerinin öncelikle kredi ve finansman olanaklarında normalleşme sağlanması ve reel sektör gerçeklerine uymayan uygulamaların sona erdirilmesi veya esnetilmesi olduğunu vurgulayan Bahçıvan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Eximbank bir an önce finansman işlevlerine kavuşmalıdır. Bankaların kredi olanakları üzerindeki kısıtlayıcı karşılık kararları da esnetilmelidir. Benzer şekilde TCMB, TL cinsi reeskont kredilerindeki döviz bulundurmaya ve bozdurmaya ilişkin koşullarını esnetmelidir. Konuya, sanayimizin üretim ve ihracatını sürdürebilmesi için hayati önem taşıyan yatırım yönünden baktığımızda, yatırımcı firmalarımızın uygun maliyetli finansmana erişim ve taahhütlerini yerine getirmesi açısından kamu bankaları aracılığıyla kullandırılmakta olan Merkez Bankası kaynaklı yatırım avans kredisini çok önemli bir finansal enstrüman olarak görmekteyiz. Ancak bu kapsamdaki yatırımcı müracaatlarına ilişkin süreçlerin çok daha hızlı bir şekilde işletilmesi, yatırımcı firmalarımızın bu finansman aracına daha etkin bir şekilde eriştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Son olarak, en önemli ihracat pazarlarımızdan olan Rusya ile ticari ilişkilerimize de değinmek istiyorum. Ukrayna ile Rusya arasında beş ayı aşkın bir süredir devam eden savaş ve Rusya’ya uygulanan uluslararası yaptırımlar nedeniyle bu ülkeye yapılan ihracat bedellerinin dolar veya euro cinsinden ülkemize gelmesi mümkün olmamaktadır. Türkiye ile Rusya arasındaki ticaretin ruble ile yapılabilmesi bu soruna çözüm olabilecektir. İhracatçılarımız ürün bedelleri ruble olarak Türkiye’ye geldiğinde, rublenin Türk bankacılık sektöründe süratlice TL’ye çevrilebilmesi gerekmektedir.”


TCMB Başkanı
Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu

İSO Temmuz ayı Olağan Meclis Toplantısı’nın konuk konuşmacısı olarak kürsüye gelen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu yaptığı konuşmada, 2022 yılının ilk çeyreğinde patlak veren Rusya ve Ukrayna krizinin ve süregelen olumsuz yönlü arz şoklarının etkilerinin etkisiyle sürecin daha da ağırlaştığını ve belirsizliklerin artmasına neden olduğunu söyledi. Kavcıoğlu, “Bununla birlikte, yurt içi iktisadi faaliyet negatif arz şoklarına rağmen sürdürülebilir bir yapıda ve kesintisiz bir şekilde güçlü seyrini sürdürmüştür. Bu çerçevede, 2022 yılının ilk çeyreğinde yıllık büyüme oranı yüzde 7,3 olarak gerçekleşmiştir. İkinci çeyreğe ilişkin beklentimiz de büyümenin bu orana yakın olarak gerçekleşeceği yönündedir” dedi.

Söz konusu güçlü büyümede, net ihracat ve makine-teçhizat yatırımlarının payı oldukça dikkat çekici olduğuna değinen Merkez Bankansı Başkanı Kavcıoğlu, harcamalar tarafından bakıldığında, net ihracatın büyümeye son 5 çeyrek boyunca arka arkaya pozitif katkı sağladığının altını çizdi. Makine-teçhizat yatırımlarının da pandemi sonrası dönemde büyümeye aralıksız olarak pozitif yönde katkı verdiğini belirten Kavcıoğlu, “Üretim tarafında ise hizmet ve sanayi sektörleri büyümeye katkı vermeyi sürdürmüştür” dedi.

Ayrıca, Türkiye ekonomisinin üretim, ihracat ve istihdamı artırmaya odaklı güçlü ve sürdürülebilir büyüme performansının destekleyici bileşenleri olan makine-teçhizat yatırımlarının ve net ihracatın milli gelirden aldığı pay da istikrarlı bir şekilde yükseldiğine vurgu yapan Kavcıoğlu, 2022 yılının ilk çeyreği itibarıyla her iki bileşenin milli gelir içindeki toplam payının, yüzde 18 ile tarihsel olarak en yüksek seviyesine ulaştığını belirtti. Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, makine-teçhizat yatırımlarının istikrarlı bir şekilde artması, ekonomimizin arz kapasitesini büyüterek kalıcı fiyat istikrarına da katkı sağlayacağını söyledi.

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu konuşmasına şu sözlerle devam etti:

“Türkiye ekonomisi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı artırmayı merkeze alan ve sizlerin odağında bulunduğunuz bir yapısal dönüşüm sürecindedir. Çevrimsel etkilerden arındırıldığında, Türkiye ekonomisi, bu analizin yapılmaya başlandığı 2004 yılından bu yana ilk defa ve üst üste iki çeyrek boyunca cari fazla vermiştir. Bir başka deyişle, bu yeni denge, küresel enerji ve emtia fiyatları normalleşme eğilimine girdiğinde ekonomimizin cari fazla verme kapasitesine ulaşmasına, kısa vadeli finansman ihtiyacının asgariye inmesine ve ihracata dayalı büyümeye işaret etmektedir. Bu durum, ülkemiz için yeni bir dönemin başlangıcını oluşturmaktadır. Bir diğer deyişle, Türkiye ekonomisinin büyürken eşanlı olarak cari fazla verir hale gelmesi, büyüme ve fiyat istikrarının sürdürülebilir bir patikada kalıcı olarak tesis edilmesini sağlayacaktır. Merkez Bankası olarak uygulamakta olduğumuz politikalarla, enerji fiyat artışları tarafından gölgelenen ve verilerle tespit ettiğimiz bu tarihi fırsatın kalıcı olmasını sağlamaya kararlıyız.”

İSO Temmuz ayı Olağan Meclis Toplantısı yapılan konuşmaların ardından, İSO Meclis üyelerin söz alarak ana gündem konusuna ilişkin değerlendirmeleri ve bu bağlamda sanayinin bugün içinde bulunduğu süreç hakkındaki düşüncelerini aktarmalarıyla devam etti. TCMB Başkanı Kavcıoğlu’na Merkez Bankası para politikaları ile ilgili soru da soran meclis üyelerinin soruları, Kavcıoğlu tarafından yanıtlandı.